çok az rüya görüyorum. kendimi iyi hissetmeme sebep olan rüyalar, uyandığımda nedensiz mutlu olmama sebep olan, anlamsız, sanki gerçekte yaşadığım, siyah beyaz rüyalar. farkında olmadan onları uzatıyorum, içlerinde yaşıyorum, bittikleri halde bitmemiş gibi davranıyorum. yaşarken hissedemeyeceğim duyguları rüyalar ile yaşıyor belkide kalbim. erişilmez mi istediğim diyorum bazen benden uzak olmak zorunda mı? yada yakınlığını hissettiremeyek, hissedemeyeceğim kadar soğuk, elini bıraktığımda özlediğim insanlar vardı benim, sıcacık elini bıraktığımda kendi ellerimin önemini yitirdiği, iyi olmadıklarını duyduğumda ruh hallerini yaşadığım insanlar... nerede ne yaptıklarını düşünmeden iyi olup olmadıklarını merak ettiğim ben için gerekli insanlar. hala duruyorlar git gide daha çok özlüyorum belkide.
bu kadar zor olmasa gerek diyorum kendi kendime birini hissedilen duyguların ''acaba'' barındırmaması ama barındırmadığım her acabanın ardından kendi keşkelerimle yalnız kaldık. keşke demekten nefret eden bir insanın yaşayabileceği acının milyonlarca katını yaşadım keşke dememiş bir insan olarak. o 5 sivri harf beni her an rahatsız etti ama şu anda kocaman bir artısı olduğunun farkına vardım. o kadar güçlü değilmişim; ellerim titreyebiliyormuş mesela, ayakta kalacak takatimde olamayabiliyormuş, göz yaşlarım da benim istediğim gibi yerlerinde duramıyormuş. bastırılmış muhtaç, aciz insan ortaya çıktı yani. şimdi yeni benle tanıştık ama kalıcı olmadığını söyledi sadece kendini göstermesi gerektiğini ve gideceğinden bahsetti üzülmedim açıkçası yüzleşmemiz gerektiğini çünkü yalnız kalmanın bireysel bir faktör olmadığını anlamamı sağlaması gerektiğini söyle şu an gitti ama ben hala etkisi altındayım.