hayat hikayesi beni her dinlediğimde yerden yere vuran, özellikle yavuz hakan tok'un kitabının muhakkak okunması gereken, mezarına geçenlerde gidip dualarımı gönderdiğim içimi titreten bir hikayenin yürek parçalayan kahramanı. yıllar önce ben daha çocukken sekiz yaşında mıydım neydim, sabah gazetesi eki kelebek bir manşet yapmıştı: "bergen'in ruhuyla iletişime geçtik, kocamı asla affetmeyeceğim dedi" diye, böyle flu siyah gri bir resim dekoymuşlardır bergen'in son hali diye. saçmaydı ama hep aklıma gelir. yıllarca insanlar kızdılar bergen'e neden bırakmadın adamı diye, kitapla beraber ortaya çıktı ki sevdiği için değil korktuğu için göz yummuş onca dayağa, youtube'a videolar eklenmiş bergen'in bir konseri, orda ona bir çiçek uzatılıyor ve bergen biran o kadr kokruyor ki, bu kadın korkuyor hem de çok korkuyor, bir gözü sürekli etrafta nerden kim nasıl saldıracak diye. felaket bir hayat. yaşasa şimdi çok yüksek yerlerde olurdu, kibariye'nin bile üstüne çıkabilirdi. ama kibariye aldı yürüdü, bergen toprakta. üstelik kitapta, kibariyenin çıkışından da bahsediliyor, bergenle aynı gazinoda kısa süre çalışmışlar.