bir kitap okudum hayatım değişti

ne kadar kendimi vererek okumaya çalışsam da, genel itibarıyle anlatım uslubu beni sıkıp boğduğu için ve dinlenme zamanlarımda sürdürdüğüm okuma aktivitemde, anlayışımı kıtlaştırdığı hatta içine ettiği için sevmediğim yazar ve kitabı. zira yazılanı anlamaya akademik sabır gerekli. seyahat eden adamı, otel odasında gazete üzerine boşalmasını, giriş cümlesini, doğum günüm olan 4 temmuzda bana hediye edilişini, mor kitap cildini hatırlasam da; yazarın uslubundan dolayı kitabın içindeki geri kalan hiçbir şeyi anımsamıyorum. ha bi de galiba cildi kötüydü, çünkü hep dağıldı.
ilk okumanın öğrenildiği zamandan bahseder muhtemelen. kitabın adı da sosyal bilgiler 1 falandır.
ölmek başıma gelen en güzel şeydi... adlı kitap
ölüm ve iyi ölüm arasındaki farkı beyninize soka soka anlatıyor...

http://www.idefix.com/kitap/olmek-basima-gelen-en-guzel-seydi-william-e-hablitzel/tanim.asp?sid=ekm16exywb1bfezjf2ho
hayatının ne kadarlık bir kısmını değiştirdiği önemli bir soru bence. bir kitap oku ve hayatın değişsin! şaşırmaktayım ve fakar cevaplanmasını istediğim sorularıma rağmen "yine de" diye bir cümle kurup anketimize cevabımı ekliyorum : olsa olsa tutunamayanlar.
friedrich nietzsche'nin deccal kitabı diyebilirim. önce kendi içime sıçtım, sonra kendimi toparlamaya çalıştım. ilginçtir her iki zamanda da ders verebilecek notlar almışım.
genelde orta okul veya lisede öğretmenlerin sıklıkla vurguladığı bir kitap olmasına rağmen yakup kadri'nin yaban kitabını ben üniversite'nin başında okudum. kitap esasen çok basit bir şey gibi gelebilir insana ama derin düşünmeye değer, hayatımı değiştirdi mi? pek değil ama farkındalık için iyi bir yerde duruyor.

ahmet celal isimli genç bir osmanlı subayı 1. dünya savaşı sırasında sağ kolunu kaybeder ve osmanlı'nın işgal edilmesiyle subay hayatını geride bırakıp anadolu'nun küçük bir köyüne sığınır. köy allah'ın ve köy dışında var olan bütün kosmos'un da unuttuğu bir yerdir.

insan'ın sorumluluk duygusunun ve kendine karşı yapabileceği en alâ iki yüzlülükleri konu almaktadır. git gide ahmet celal'den nefret etmeye başlıyorsunuz hatta. onun sefil bir insan ve korkak olduğu gerçeği katmerlenerek suratınıza tokat atıyor. böylece insanın kendi haysiyetini ve kişisel sorumluluklarını hiçe sayabileceğini kendini onurlu addeden birinin ağzından duyuyorsunuz.
“sadece şeyma” - şeyma subaşı
hayatımın dönüm noktalarından biri diyebilirim bu kitap için. edebi yanı bayaa bi kuvvetli. pizza üzerine olan düşüncesi ve bu düşünceyi mutlulukla harmanlayıp günümüz insan ilişkilerine katkısını da değinmeden geçemeyeceğim. <3