davranış bozukluğu

4 Entry Daha
kişiliğin gelişme çağından bu yana biz lgbti+ bireylerin, toplumun çoğunluğu tarafından dışlanmış, arka plana itilmiş, benliği ile küstürülmüş bir grup olduğumuzun farkındayım. bu tarz tutumlara maruz bırakılmak da bir çoğumuzda davranış bozukluklarına sebep olabiliyor fakat kişinin toplumsal yaşama uyum, ikili ilişkiler kurma becerileri ve iletişim becerilerindeki her problemi "ama o lgbti+ diye çok dışlandı ya hönönö" diye bir sebebe bağlamayı doğru bulmuyorum. evet büyük etkisi vardır ama tamamen bu bir özür olarak sayılamaz kanımca. kişisel gözlemim toplumda statü olarak bir yere gelmiş, ortalamaya göre kendini geliştirmiş lgbti+ bireylerde sürekli bir bunun arkasına saklanma ve bunun üzerinden bir aciziyet edebiyatı yapma eğilimi söz konusu. öyle ki sizden hoşlandığınızı hiçbir şekilde anlayamadığınız (olur olur yani) yeni tanıştığınız arkadaş önce sizi sosyal medyadan büyük bir iştah ile takip eder, yorumlar, mesajlar, 'likelar' havada uçuşur ama bir süre sonra biter. bu ivmeli düşüşü mutlaka fark eder ve bir bakacak olursunuz ki sizi sosyal medyadaki her yerden silmiştir. cidden bu durumu yaşadıktan sonra "amaaan hiç de takmadım" kafasında "umursamaz cool abi" tribine girebilirdim fakat taktım efendim. neden taktım derseniz bu bir davranış bozukluğudur, bireyin cinsel yönelimi ya da cinsiyet kimliğinden bağımsızdır ve her koşulda bu tavra maruz kalan kişiyi rahatsız eder. analizi ise özetle şudur; "karşımdaki bana, onun bana davranmasını istediğim gibi davranmıyor öyleyse hiç olmasın." temelinde basit gibi gözükse de bence sıkıntı bir durumdur bu ve yine üşenmeyip emin olmak adına olayda bahsi geçen şahısa mesaj atıp sormak istedim neden böyle bir tavırda bulunduğunu aldığım cevap inanılmazdı;

"ben senden çok hoşlanıyorum ama sen bunun farkında değilsin ya da farkındasın ama değilmiş gibi davranıyorsun senin için bu kadar gereksiz bir ayrıntı olmak istemiyorum, beni önemse, bana ilgi duy istiyorum ama bunları yapmayacaksan da seni istemiyorum."

şimdi bu mesajda benim gözüme çarpan tek gerçek var ki "sen, sen olduğun sürece değil benim olmanı istediğim sürece hayatımda olabilirsin!" peki buna kaçımızın, ne şekilde, hakkı var? bencilliklerimizi, id'imizin emrettiği her türlü ilkel hazzımızı karşı tarafta tatmin edemeyince suçlu, kabahatli karşımızdaki midir? biri bana aşıksa bu onun ya da ben birine aşıksam bu tamamen benim problemimdir ve öyle de kalmalıdır. ah şu zavallı eksiklerimiz dolmadıkça cidden başkalarının yaşamını eziyete çevirmeye devam edeceğiz. oysa o kadar kısa ki hayat bir gün değmeyeceğini anlamak için umarım geç olmaz.

(bkz: ben senden hoşlanıyorsam sen de benden hoşlanmak zorundasın)