doğaya engel olamamak

son yıllarda kısalan ve zamanı kayan kışlar, uzun ve aşırı sıcak süren yazlar sonucu sonumuzun the day after tomorrow gibi olacağına inanıyorum. zamanında ne biz, ne de bizden öncekiler çevre kirliliğine, küresel ısınma gibi herkesin kulak dolgunluğu olan ama eh dediği şeyler sonucunda doğa ana yükselişe geçip ebemizi ağlatacaktır.

öyle kendini ağaçlara bağlayan çiçek çocuk hippielerden değilim ama hakikaten terörle, xle yle savaşıp bir kazanma ihtimalimiz de olsa, doğaya karşı savunmasızız. bu konudaki en güzel filmlerden şu an aklıma gelen biri de 2008 yapımı the happening.
bir altına işeme hikayesi içerdiğini sandığım başlıktır. halbuki hiç de öyle değilmiş.
ozon tabakasının incelmesi, küresel ısınma, doğal afetler ile içerisine düştüğümüz, felaket halinde derin kaygı duyduğumuz, akabinde tekrar kapital süreçlerimize döndüğümüz önlenemez ekolojik süreçlerin etkileri.
insan, kendini de doğanın bir parçası olarak göremediği için bir türlü, doğaya hakim olmaya çalıştı hep. doğa ise, direndi direnebildiğince. doğaya tamamen hakim olunabilirse, insan, insanlığından çıkacağının farkında bile değil hala. insanın, insanlığın yapması gereken, doğaya gem vurmak değil, doğayla barışık bir düzeni hakim kılabilmek olmalı. insanın bu salakça davranışının tek bir nedeni var: hırs.