doktor

10 Entry Daha
lise boyunca öss yüzünden süründükten sonra, bir 6 yıl da fakültede sürünen, bu 6 senenin son 2-3 yılını tus belası yüzünden yarı-zombi kıvamında geçiren, bir mucize sonucu sınavı geçince 4-6 seneyi daha, düşük maaş karşılığında * her iki günde bir nöbet tutarak geçiren, 30 yaşına kadar neredeyse bütün hayatı eğitimle geçmiş olan kişidir.

toplumun genelinde olduğu gibi, burada da genelleme yapılarak eleştirilmişlerdir.

bu işin içinden biri olarak (bkz: tıp öğrencisi) bazı konularda yorum yapmak istiyorum.

1) "gelenlere hasta olarak değil müşteri olarak bakmak"
şimdi öncelikle, gelen kişi zaten bunların her ikisi birden oluyor. tıp her ne kadar insan sağlığı üzerine olduğu için ayrı bir yeri olan bir meslek olsa da, sonuçta bir meslek, ve müşterilerimiz hastalarımız oluyor. tabii burada kastedilen "işin sadece parasında olmak" anlayışıdır eminim, ama her doktor da öyle değildir. malesef böyle davranan meslektaşlarım var, daha da olacak, ama genelleme yapılmamalı. tek derdimiz para değil, ama para da bir etken evet. bazen 30 saat aralıksız çalışıyor asistan hekimler, bunun karşılığı olarak en azından düzgün bir gelir bekliyorlar tabi.

2) " teşhisini ve tanısını kendi koyan hasta modeli" yani bununla ilgili uzun uzun bir yorum yazabilirdim ama sadece "bir bitmediniz amk" demek istiyorum. eğer teşhis ve tanı işi o kadar kolaysa, biz gençlik yıllarımızı niye bu fakültede çürütüyoruz? karşıma "bana bu ilacı yaz." cümlesini kuran hasta çıktığı gün, onu siktir etmeden nasıl sakin kalacağımı bilemiyorum.
anemnez, yani hastanın anlattığı hikayesi, teşhiste ve tanıda çok önemli bir faktördür, evet, hastanın anlattıkları da çok önemli bizim için, ama hasta bunları kendi yorumlayabilecek donanımda değil, ha yok "ben her şeyi biliyorum aslında da, ilaç reçeteli alamıyorum." diyorsan, yürü git tıp oku, her şeyi bildiğine göre mezun olman da sıkıntılı olmaz, istediğin kadar hap atarsın artık.

3) "doktorlar çok somurtkan" evet, malesef çoğumuz öyle. yazının başında da belirttiğim gibi, yıllarca inanılmaz zor derslerle uğraştıktan sonra, düşük bir maaşa neredeyse aralıksız çalışıyor genç doktorlar. medyada gösterilen "profesör x ayda 500,000tl para kazanıyor!!" haberleri yaklaşık 40 yıldır bu işi yapan, istisnai kişiler, günümüzde ortalama bir doktor pek de para kazanamıyor, en azından emeğin karşılığını alamıyor diyeyim. aile hayatı zor, arkadaş ilişkilerin zor, maaş zor, iş zor... insan somurtuyor ister istemez. ama haklısın, daha pozitif olmamız gerekli, hastanın kendini iyi hissetmesi açısından önemli, ben şahsen gülmeye çalışıyorum arada.

4) "sağlık sisteminin eksikliklerinden dolayı doktorları suçlayan insan modeli" sağlık mevzuatını oyuncak ettiler, neler neler değişiyor sürekli, gittikçe daha kötü bir hal alıyor sağlık personeli için (sadece doktor değil, hemşire, hastabakıcı vs) ve ileride daha da çok sürüneceğimiz belli.
çok kısa aralıklarla randevu yazılıyor şu an hastalara, gelen hastayla 3dk daha fazla ilgilenmemiz demek, bir sonraki hastanın (zaten yine kısa olan) süresinden çalmamız demek. bunlar malesef doktorların elinde olan şeyler değil, hastane yönetimi ve sağlık bakanlığı sıçıp sıvıyor genelde. şikayetlerin bireysel olarak doktora değil, hastane yönetimine yapılması gerek.

5) tıp fakültesine girilen andan itibaren, bindiğiniz taksinin şöföründen tutun, bakkalın çırağına, apartmanın kapıcısından, restorandaki garsona kadar herkes sizi her gördüğünde hastalıktan bahsetmeye başlar. bakın daha 1. sınıfın ilk haftalarında başıma gelmişti bu olay *, taksici bana belirtilerini anlatıp "doktor şu ilacı verdi ama, içeyim mi acaba?" demişti, ben de "bilmiyorum, ama için bence." dedim diye, "sen ne biçim doktor olacaksın?" diye atarlanmıştı. bugüne kadar bu ve benzeri olayları en az 50 defa yaşamışımdır. ilk başlarda hiçbir yorum yapamıyordum, şimdi en azından nöroloji ve kardiyolojiyi bitirdiğim için yardımcı olabiliyorum ama, bunu yapmak zorunda olmamalıyım. daha önce de belirttiğim gibi, doktorluk da nihayetinde bir meslek, ve zaten uzun olan mesai * saatlerinin dışında bu işe devam etmek zorunda olmamalıyım.

bir muhabeseciyle tanıştığında "aa 5 dakikada benim vergilerimi bir halletsene" diyen kaç kişi tanıyorsunuz? ama aynı muameleyi bir doktor rutin olarak günde 3 defa görüyordur en az.

- - - - - - - - - -
yorgunum arkadaşlar. yıllarca üniversiteyi kazanmak için, en büyük hayallerimden birini gerçekleştirip doktor olmak için çalıştım, kazandım da tıp fakültesini ve geldim. geldiğim ilk haftadan beri gittikçe artan bir tempoyla ders çalışmak zorunda kalıyorum, yaşıdım arkadaşlarım gezip eğlenip üniversite hayatı yaşarken ben haftasonlarımı evde araştırma yaparak, derslere hazırlanarak geçiriyorum çoğu zaman, ilk iki sene yaz tatilleri 2 ay bile değil, daha kısa, 3. sınıftan sonra yaz tatili bile yok zaten, yazlar da staj var. bir taraftan bu yoğun tempoya ayak uydurmaya çalışırken, diğer taraftan hayatımda bir düzen, bir denge olsun diye uğraşıyorum, her gün dayak yiyen, öldürülen arkadaşlarımın, meslektaşlarımın haberlerini alıyorum, üstüne üstlük "haketti o, bu doktorlar da kendilerini bir bok zannediyor." laflarını duyuyorum, "benimki de iş onunki de, neden doktor benden fazla para alıyor?" diye doktorlardan gıcık kapan insanlarla karşılaşıyorum, en az haftada iki defa, tıp okuduğumu öğrenen biri bana "doktorları da hiç sevmem, siz hepiniz aynısınız." diyor.

sağlık bakanlığı ayrı yükleniyor, eğitim bakanlığı ayrı, hastane yönetimi ayrı yükleniyor, hasta yakınları ayrı...

şu an saat 04:44, son 10 gündür ben 3ten önce hiç uyumadım, bu gece de yüksek ihtimalle hiç uyumadan yarın sabah sabah fakültemin yolunu tutacağım.

keyfimden yapmıyorum bunu, çalışmam gereken konular, öğrenmem gereken şeyler var çünkü ben sonunda iyi bir hekim olmaya kararlıyım. ilerde bir gün gelen hastaya antibiyotik vermeden yolladığım için * "bu doktor işini yapmıyor" diye şikayet edileceğimi bilsem de...

lütfen bir dahaki sefere "tüm doktorlar aynı, hepiniz işe yaramazsınız" demeden önce, haftalarca doğru dürüst uyumadan çalışan beni, ve benim gibi pek çok tıp öğrencisini bir düşünün.

şimdi, izninizle ben kahvemi alıp ekg okumalarıma geri dönüyorum, iyi çalışmam lazım, insan hayatı bu şakaya gelmez.
23 Entry Daha