ergenekon davası karar duruşması ve verilen cezalar

anayasa ve uluslararası hukuka aykırı olarak kurulan özel mahkeme tarafından verilmiş hukuka aykırı karardır. aydın ve gazeteciler müebbet ve yüzlerce yıl cezaya çarptırılmış, katil-maşa ve yiyici siyasiler takımı az ceza ile sıyırmış ya da yakınlık torpilini kullanarak beraat etmiştir.

yasadışı siyasal mahkeme tarafından yardırılan ceza listesi şöyle: http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/iste-ergenekon-davasinda-verilen-cezalar-haberi-77555

bundan sonra ne olacak? ceza nedeniyle hapse girmenin engellenmesi için hükmün sanık ya da sanık müdafilerince temyiz edilmesi gerekiyor. kesinleşmediği sürece hapse girmek mümkün değil. tutklu olanlarınsa gün yüzü görme ihtimali yok maalesef. yargıtaydan bozma yemezse kesinleşecek ve sanıklar hükümlü sıfatıyla hapse girecek. yargıtayın hükümete olan yakınlığı da malum. yani türkiye gibi bir ülkede üst mahekeme güvenilirliği asla yok. bu şekilde iç hukuk yolları tüketilince en son hak arama yolu avrupa insan hakları mahkemesine başvurmak. görünen o ki aihm yoluna gidileceği net olduğundan türkiye astronomik cezalara çarptırılacak.
uygulanan adaletsizlikle ülke tarihinde kocaman bir leke olarak yerini alan cezalardır. sizlerin de müebbet hapislere çarptırıldığı günleri görürüz umarım.
türkiyede idam cezası yoktu bir de (!) verilen hapis cezalarını görünce bu aklıma geldi. e tabi bu da birşey madem aleni şekilde idam edemiyorsunuz insan ömrünün yetemeyeceği kadar süre hapis cezası vererek işkence çektirerek öldürün...
buram buram haksızlık, hukuksuzluk, çaresizlik kokan kararlar manifestosu. adaletin ve hukuk'un bir kez daha olmadığını gördüğümüz; vatanımız, toprağımız dediğimiz t.c'de yok yere yargılanan, bir hiç uğruna ömrünün geri kalan kısmını cezaevinde geçirecek olan, boş yere ceza alan türkiye'nin adaletinin sorgunlandığı mahkeme.

en çok üzüldüğüm tuncay özkan ve ilker başbuğ olmuştur.. ve sayamadığım diğer suçsuz yere yargılanan birkaç insan.
özkan; “türkiye’yi ve türkiye cumhuriyeti’ni savundum. teröre, mafyaya ve yolsuzluklara karşı mücadele ettim. bu yüzden gazeteci oldum. bürokratik oligarşiye, siyasetçi-mafya-bürokrasi üçkağıdına karşı durdum. sessiz kalan çoğunluğun, yolsuzlukla yoksullaştırılan halkın yanında oldum. işkencecilere ve katillere, hırsızlara karşı bireyi ve halkı savundum.” bunu düşünen ve fikirleri için savaşan birine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermek de nedir sayın savcı? bu utanç verici bir karardır.

adalet sisteminin kalmadığını; suçsuzu, suçlusu demeksizin yargılanan bir türkiye, türkiye değildir. adalet adalet değildir. hukuk hukuk değildir.
korkunç suçlara karışmış veli küçük, sedat peker gibi isimlerle mustafa balbay gibi gazeteci, rektör, bilimadamı ve askerlerin bir arada yargılandığı akp stili tiyatrodur. intikam soğuk yenen bir yemektir tadında muhalif insanlar birtakım karanlık figürlerle beraber boyunduruk altına alınmıştır. bu saatten sonra mahkeme kararları vicdanlarda hep şaibeli, kirli ve tartışmaya açık kalacaktır. üniversitelerin açıldığı eylül ayında büyük çaplı gösterilerin olması sürpriz olmayacaktır.
nasıl bir hukuk devletinde yaşadığımızı gösteren kararlardır.terör suçundan kesinleşmiş cezalar alan insanlarla hukuk dışı müzakereler yapılırken terör örgütü kurmaya çalışmak suçundan yargılanan insanlara şüpheli deliler yüzünden müebbet hapis cezası verildi.uzun lafın kısası iki tip hukuk olduğunu bi kez daha anladık imralı hukuku ve silivri hukuku
türkiye'yi çok büyük çatışmalara sürüklemesinden endişe ettiğim hukuk skandalı. akp'ye muhalefet eden ya da edecek kim varsa olmayan delillerle, uydurma suçlarla ağır cezalara çarptırıldı. ben de biliyorum bunları defalarca söylendiğini. ama söyleyecek bir şey bulamıyorum. ben sözün bittiği yerdeyim. sizin diyecek sözünüz varsa dinlerim. benim için artık elim yüreğimin üstünde ülkemin sürüklendiği felakete bakıp ürperme zamanı.