ermeni soykırımının 98. yıldönümü

12 Entry Daha
“…çöllerde ot yiyerek karınları şiştikten sonra kimi anasını, kimi babasını, birçokları da çocuklarını kaybettikten sonra buraya düşmüşler. daha doğrusu, cemal paşa getirtmiş… dışarıda anası açlıktan ölen, babası yanında öldürülen, on iki yaşında bir ermeni kızı geldi, iltica etti. mahzun, büyük gözleriyle etrafımda dolaşıyor, lüzumlu lüzumsuz elimi öpüp ağlıyor. bahçede bir facia daha var. oğlunu yanında öldürürlerken birdenbire dilini kaybeden bir bedbaht, öteki oğlunu ve ailesini nereye attıklarını bilmiyor. ayakları çıplak, gözleri elem içinde, mütemadiyen işaretle felaketini haykırıyor. bazen geceleri çocuğu ölen bir kadın gibi, başı elleri içinde döğünüyor, döğünüyor... gündüzleri yazımı yazarken bazen hıçkırdığını işitiyorum. pencereye koşuyorum, aşağıda bahçede ellerini sallıyor, oğlunun kalbinden kurşun geçerken çıkan sesi göklere uluyor, söylüyor. bunlardan binlerce, yüzlerce var. yetimhaneler hayatta bir şeyin telafi edemeyeceği şeyi kaybetmiş yarı aç bedbaht çocuklarla dolu…”

halide edip adıvar hanım, bin kadar ermeni yetiminin kaldığı ayn tura yetimhanesi’nde gördüklerini, istanbul’da kurulan yeni kabinede maliye nazırı olan dostu cavid bey’e mektupla böyle anlatıyordu.
15 Entry Daha