giresun

yarın görev amaçlı gideceğim şehir.

ikinci kez görmek nasip olacak kısmetse...

ilk gittiğimde çok güzeldi,umarım hiç değişmemiştir.
dillerini en sevdiğim insanların yaşadığı anane memleketi. *
duyunca beynim uyuşuyor, nöronlarımın sinaps keseleri uyarılmıyor, solumdan ağrı kasılmalar geliyor.
trabzon ve ordu arasında kalan karadeniz sahil kentidir. karadenizin en iyi fındıklarının burada yetiştiği söylenir.
adı sebebiyle giresun çıkasun gibi laf esprilerine maruz kalan karadeniz şehri. il merkezi küçük ama güzeldir, gazi caddesi denilen dik bir yokuşu vardır hareketli olan. ağustos ayında komşusu ordu gibi fındık işine gömülür ve bazen hayalet şehir haline gelir. ilçesi olan tirebolu üzerinden gümüşhane'ye gitmek trabzon üzerinden gitmekten çok daha mantıklıdır. yollar keskin virajlı ve dar olsa da manzara olarak güzeldir
şaka maka şu an içersin de bulunduğum şehir, sıkıcılıkta üstüne yok diyebilirim.
bu akşam oraya doğru yola çıkacağım şehir. en son 2-3 yaşlarında gitmişim ki ben bile hatırlamıyorum. yani benim için ilk olacak ve umarım güzel olacak.
fındık memleketi. çok küçükken gittiğim sürekli yağmur ama böyel fındık yemediğm bir şehir. bir eve gittiydik tüm yerler her taraflar alabildiğince fındıktı. yani giresun benim için fındık demek.
iki kez akraba ziyareti için bulunduğum, şirin şehir.
arkadaşlarım olmasa barınması zor bir yer
çevresindeki şehirlere göre daha küçüktür. bazen cok seversin bazende neden hala burdayım dedirttirir.
trabzon ve rizeye göre kıyaslarsak, kent merkezi, tarafımca, ikisinden de çok çok daha güzel bulunan şehir, daha temiz ve şehircilik daha iyi sanırım, insan olarakta, batı karadeniz tarafından geçmişseniz, pek farklılık hissetmeyeceğiniz ama doğu karadeniz tarafından geçerseniz bir nevi schengen bölgesine geçmişsiniz gibi rahatlatan insanlar, sahiden sıcakkanlı ve anlayışlılar, yardımseverler ve eğlenceliler...umarım bir daha giderim bir gün..