götünü siktirmek için mühendis olmak

twitter'da görmüştüm, elemanın biri yazmıştı, gören olursa özelime yazarsa tam olarak tweeti, sevinirim. şöyle bir şeydi, "başarılı olmak zorundayız, toplum bizi kabul etmesi için, öyle avam, varoş olmamalıyız, yoksa toplum ayrımcılık yapar tabii" gibi bir tweetti. mühendis olduğunu da eklemişti sanırım ya da profilde vardı. hatırlamıyorum, engel yemiştim dönüp baktığımda kişiden.

uzun uzun düşündüm konu ile ilgili.: iki kavramı inceleyeceğim. (felsefeci değilim, benmerkezci bir ibne olduğum için kendimi anlatarak inceleyeceğim,)
başarı ve eşcinsel

başarı ne demek? baudrillard'a göre, "kapitalizmde başarı aslında bir similasyondur," sürekli bireylere kariyer yapılmalarına dair bir illüzyon sunar. bunun çok güzel örneği tahsin yücel'in yalan ve peygamber'in son 5 günü'nde roman şeklinde özetler.
emperyalizm, bize kariyer, başarı gibi kavramları yedirerek, aslında kendinin hiçbir zaman devrilmeyeceğini de kanıtlar. en büyük zaferi budur.
başarılı olmak için soymak zorundasın. ben demiyorum, al capone der bunu. soymazsan başarılı değilsin. bu kadar solcu arguman yeter.

gelelim eşcinselliğe. hepimizin cinsel kimliğimizi kurarken aynı yerden kurmaz. bu bir. yani biri "full aktifim, gay değilim " der, biri "kerimcan heyooo, harika dj'sin ablan star bebeim" der, kimi modacılık yapar, kimi sanatçılık yapar, kimi bunu aktivizme döker...vb.
ama dalyarağın (hakaret değil bu, dalyarak terimini incelerseniz anlarsınız) bahsettiği toplum, bize cinsel kimliğimizi kurarken "bir dakika canım benim, sen bir geride dur" der, kendi istediği gibi kurdurur. modacı yapar, efemine olunan davranışı daha da görünür kılığ gülünç bir şeymiş gibi sunar. başroldeki kadının arkasına sığındırıp, kendi aşkı yokmuş gibi, başroldeki kadının aşkına ağlatır. devrimci yapmaz, devrimci olursa sakalsız oğlanın tragedyasına döndürür. toplum bunu sadece eşcinsellere yapmaz, kürtlere, siyahilere, alevilere, ermenilere, yapıyor.

çünkü başarılı olmak için azınlığın emeğine ihtiyaç vardır, ama bu azınlığın isyana dönüşmeyip "hoşgörülü " sunulması gerek. bu kadar.

üniversitede not ortalaması ilk 5'de olanın mardin'de yapılacak harika referanslı bir unicef projesine dahil olacaktı, staj kapsamında. tahmin edin şekerler ne oldu? ilk 5'teydim. kabul edilmedim. "yee ibneliğe vurma işi" dediğinizi duyar gibiyim. sırf lgbti derneği'bde staj yaptığım için ve açık eşcinsel olduğum için, almadı hoca. proje enfesti, deneyimler polonya'da aktarılacaktı sonra da. ben hayatımda hiç yurtdışı görme şansım olan o projeye kabul edilmedim. ... hepinizin ortalama buna benzer ayrımclığa maruz kaldığınızı biliyorum biliyoruz. açıksanız, hele bir gör başarı neymiş, sikerler.

son bir şey daha, soma'da psikoloğun görüşme yaptığı bir danışan dinledim. psikolog değildim, kabul etti. görüşme esnasında, arkadaşının yanmış cesedini düşünmekten kafayı yediğini düşünen, aslında tekrar madene dönmenin o cesede basmak olduğunu söylemişti. sonunda da eklemişti: aramızda kalacaksa benim hayatta tek sevdiğim insandı dedi. muhtemelen aşıktı. gayradarım açık benim, o sikik psikoloğa göre.

al sana başarı beyim? can gürkan ibne olsaydı senin toplumun onu göğsüne basardı emin ol, yanmış cesetlerin üstüne kurduğu başarılı ibne olurdu.

başarılı değilim, kariyere inanmıyorum, işimi iyi yaparım ama, vicdan ile ilgili olduğu için emin ol, ama götümü siktirmek için mühendis olamadığım için kusura bakma, kısa yaşamımda götümdeki klitoris'e söz geçiremem.
üstelik bunu kartel kartel bedel ödeterek yaptıran toplum için hiç olamam. toplum götüne girsin.
okudum. anlamadım.
asıl vurgulanmak istenen nokta nedir?
nereye varmak istenmektedir?
cümleler neden bu kadar devrik ve anlamsız?
ne giriş var ne gelişme e sonuçta yok ortada...
tamam mühendis olmamışsın onu anladık da götünü siktirmekle mühendis olmanın alakası nedir?
psikolog musun, değil misin onu da anlamadım bak.
eğer sen psikologsan lütfen kimseyi tedavi etme. eğer ki hastalarına da bu kadar devrik cümle kuruyorsan vayy haline o hastaların.
lgbt bireylerin toplumca onaylanmasının tek yolunun toplumun "başarılı" kategorisinde olmaktan geçeceğini düşünen birinin beyanı. (bundan sonra yazımda "başarılı"dan kastım bu olacak - mesela türk toplumunun "başarılı" yargısı: mühendis olmak, doktor olmak, çok para kazanmak, ali ağaoğlu, acun ılıcalı, hatta biraz çelişkili örnek vermek gerekirse bülent ersoy, kerimcan durmaz(?) olmak, vs.)

götümü siktirmek için değil, ilgim olduğu için mühendis oldum, ama kişisel olarak batı'nın lgbt bireylere karşı hoşgörüsünün batı'nın uygar, ileri olmasından falan kaynaklandığını düşünmüyorum. bence bunun iki sebebi var:

- lgbt bireylerin ve lgbt bireylere karşı hoşgörülü insanların "başarılı" olması, zenginleşmeleri, ve -gerekirse parasıyla zorlayarak- medyada görünür olmaları.
- lgbt bireylerin kimliklerinden parasal gelir elde edilebileceğinin farkedilmesi ( rupaul drag race'ler, milyon viewer'lı, "yasss qweeen"li gey youtuber kanalları vs).

"başarı", lgbt bireylerin özgürleşmesi için tek yol olmasa da çok etkili bir yol. hatta bence aktivizmden daha etkili. ceo'su gey olan şirketin telefonundan google'ın pride'ı kutlayan logosuna bakmaya mecbur olmak, yeni akit'ten "sapkın odtülüler cinsiyetsiz tuvalet açtı!!1bir!" yazısını okumaktan çok, çok daha efektif.

benim için bunları söylemek kolay tabi. çünkü "başarılı" olmak için yapmam gerekenlerle hayatta yapmak istediğim şeyler zaten örtüşüyor, mühendislik ilgimi çekiyor. peki benim kadar şanslı olmayanlar ne yapsın? adam belki makyöz olmak istiyor. belki bankada 3 kuruş maaş için çalışıp tek tatili olan pazar gününü televizyon izleyerek geçiriyor. belki de ortalaması en iyi 5 kişinin arasına girdi ama çalışarak elde ettiği statü cinsel yöneliminin yarattığı engeli aşamadı.

görebildiğim 2 opsiyon var:

1 - "mühendisim, artık götümü siktirebilirim":

bu opsiyonda toplumun beklentilerini bir nebze olsun karşılayacak, ara bulucu olacak şekilde hareket ediyoruz. mesela makyöz mü olmak istiyoruz, mimarlık bölümü yazıyoruz, cinsel yönelimimizi açıklamıyoruz, yıllar içerisinde mimarlıktan tasarıma, tasarımdan makyaja geçiyoruz, bu sırada ünümüz artıyor, para kazanıyoruz, artık 45-50 yaşında hatta emekli olurken makyaja ilgimiz kalmışsa ölmeden hevesimizi alıyoruz, toplum tarafından yeterince kabul görmüşsek cinsel yönelimimizi açıklıyoruz, daha da paramız varsa televizyon kanalı kuruyoruz, orada bizim genç halimize benzeyen çocukları fahri's makyaj race'de yarıştırıyoruz... vs. vs.

bunun bir örneği bülent ersoy, "başarı"sı trans oluşunu o kadar görünmez kılıyor ki yanında ebru gündeş homofobik davranabiliyor, bu gerçeği unutarak (bkz:ebru gündeş'in eşcinsel yarışmacıyı popstar yarışmasına aldırmaması).

2 - "toplum götüne girsin":

eksik taşla oyuna başlamayı reddediyoruz, taşları, oyun tahtasını savurup atıyoruz: youtube makyaj kanalı açıyoruz, homofobik babanın bize finansal destek sunduğu ve homofobik babanın da toplumsal statüsünü (bkz:etraf ne der) etkileyeceği gerçeğinden bağımsız olarak bunu kabullenmesi gerektiğini dikte ediyoruz (https://www.youtube.com/watch?v=U1bbq7zz...), umarız 5 yıl sonra doğru düzgün para kazanabiliriz. cinsel yönelimimizi saklamıyoruz, pankart kaldırıyoruz, toplanıyoruz, biz varız diyoruz, sonra köy çocuklarına maddi yardım götüren bir ilk yardım topluluğuna destek olmak istediğimiz zaman, "bunlar çok yobaz insanlar, ve eğer seni farkederlerse bu çocuklara asla yardım edemem, bu yüzden gelmemelisin, hayatın boyunca uğradığın ayrımcılıklardan birini sana yaptığım için çok üzgünüm" yanıtını alıyoruz. sonra bunu da protesto ediyoruz.

iki opsiyonun da boktan yanları var. ikisinin de. benim için ilk opsiyonu seçmek çok kolaydı, çünkü feragat etmem gereken az şey vardı, farkındayım. herkes için değil. o yüzden bu konuda son sözü söyleyemeyeceğimi biliyorum. aktivist değilim, ve aktivistlerin de bana tepkileri genellikle "aramızda mühendis mi var arkadaşlar?" ve "tatlı su lgbt'sine aktivizm dersi verecek değilim, hakkını gerçekten arayanı savunuyorum ben!" oldu.

ama fikrim 1'inci opsiyonun kendimiz için olmasa da gelecek nesil için daha verimli olduğu yönünde. bu sadece bir fikir, tamamen kişisel, ve mühendis sıfatlı birinden oldukça lakayt geliyor, lütfen dövmeyin. ortalaman yüksek ve hoca seni cinsel yöneliminden dolayı eledi - öyleyse cinsel yönelimini saklayacak kadar feragat et, oyunu oyna ve "başarılı" ol. sen hoca olduktan ayrımcılık yapmayacaksın, ayrımcılık yapmadığın için de öğrencin cinsel kimliğini özgürce temsil edebilecek.

kişisel olmayan tek şey iki opsiyonun da, ikisinin de kötü yanlarının olduğu.
evet biraz argolu bir söylem var. tabiri uymuyor ama bakış açısı olarak tüm bunlar çok doğru. eşcinselseniz mesleğiniz iyi olmak zorunda. hatta değilseniz de meslek sağlam olmalı. yoksa ömür boyu anneden babadan gelecek parayla hindi gibi boş boş kalırsınız. ayrıca kimse sizle ilişki de düşünmez. her şey elbette maddiyat değil ama çocuk olacak yaşı da herkes geçti.
başlık biraz sıkıntılı gibi.benim anladığım madem pasifsin neden kariyer peşinde koşuyorsun toplum sana mühendis olsan da pasif eşcinsel olduğun için değer vermeyecek ciddiye almayacak.çaban çok anlamsız şeklinde.
insanın meslek sahibi olmasının birinci amacı temel ihtiyaçları idame ettirmek.herşey yemek , güvenli bir yaşam alanı ve cinsellik için.diğer amaçta saygınlığı artırıp toplum içinde bu temel ihtiyaçları daha üst düzeyde sağlayabilmek.pasif olmak bu temel ihtiyaçları karşılama gerekliliğini giderir mi.yada trans olmak illaki işsiz kalıp gidip kendinizi köprüden aşağı atmanızla mı sonuçlanmalı.herkesin tercih edebileceği sadece bir yada iki yol mu var.kariyer iş güç sahibi olmak toplumun bizi kabullenmesini kolaylaştırmıyor hatta çoğu zaman aksine zorlaştırıyor çünkü evli oldukları insanların gizli eşcinsel olabileceği gerçeğiyle yüzleşmelerine neden oluyoruz.kırıta kırıta gezip playlist dj ligi yapanların, sadece eşcinsel olabildiğini düşündükleri hayatlarında daha mutlular.kabullenilebilir eşcinsel profili kesinlikle kariyer yapmış iş güç sahibi aklı başında biri değil ama en azından bu şekilde karşılarında gerektiğinde daha dik duyabiliyoruz .sesimizi çıkarabiliyoruz .seçeneklerimizi çoğaltabiliyoruz.toplumun bize dayattığı mutsuz sonlardan birini seçmek yerine kendi yolumuzu çizebilememiz için kendimize gerekli kaynak ve özgüveni sağlamış oluyoruz.