sevgili hayat,
sessizce,kaderinin çizdiği yolda yürümek...senin çemberin misali...hani derler ya"ya çemberin içinde olacaksın ya da dışında"...peki hiçbir yerde olamazsan...noluyor o zamani?...yalnızlık oluyor,acı oluyor,yara oluyor...görünenle görünmeyen sınır,aptal kalabalık arasında apaçık ve bağıran ortada olan yalnızlık...hani o yalnızlık diyorum,beklediğimizden daha iriyarı,korkunç olmayan..bir koca beden beklerken,sadece bir gölge olabilen...daha fazlası olamayan ama taşımakla zorunda kaldığımız olan...dımdızlak kışın ortasındayken,üşütmeyen daha doğrusu üşütemeyen...her gün daha da ıssızlaşan dünyada,katmerli umutlar katarak,tamda kışın ortasında...oysa aşina olduğumuz,bildiğimiz mevsimler,aylar,kalabalıklar,güneş,geceler değil mi bu?....nedir bu ahmaklık?...nedir bu üşümeler?...nedir bu anlamamazlık,anlamlandıramamazlık?....her defasında yürürken bende diyorum,"dilimin ucunda kelimeler..."...sonrası üç nokta...sen aslında üç nokta üzerine kurulusun hayat...kalanın fasa fiso...