katli savunmak

her canlının yaşamaya hakkı olduğu muhakkktır. sonu yozlaşmaya doğru giden demokrasilerde elden geldiğince bu düsturdan hareketle idam cezasını kaldırırlar. neticede gelinen nokta anders behring breivik adlı caninin, öldürdüğü seksen küsür insana rağmen yirmi yıl kadar cezalandırılmasıdır. idam edilse miydi? çok karışık bir mevzu. yirmi yıl bir insanı terbiye edebilir ancak seksen küsür insanın ruhunu şad eder mi bilinmez.

tabi asıl can yakıcı olan, geniş halk kitlelerinin sükunetiyle beslenen cinayetlerdir. suskunluğa gömülmek, elini havaya kaldırıp öldürün onları diyenlerle aynı safa girilmesine sebep olur ki bu ahlaksızlıktır. bir diğer ahlaksızlık duymazlıktan gelmektir. ve sonuçta cehaleti suskunlukla artırmaktır. mazlumun katline ses çıkarmamaktır. mazlumu hiçe saymak ve günü kurtarma basitliğine düşmektir. kısacası katille ortak olmaktır. cehaleti kabullenerek katil olmaktır.

işte bu cepheden katli savunmak en iğrenç şeydir. en ahlaksız, en onulmaz yaraları açan bir harekettir ki bizler, yalnızca türkiyeliler, kim bilir hangi suskunluğumuzla kaç masumun canına kıydık.