kötü çeviri

daha çok kendi kültürel ve dini değerlerimize zoraki endekslemeyle şekilenen çevirilerdir.
stephen king in the stand-mahşer adlı eseri korkunç çevirinin bir örneğidir. kitap hem çeviri salaklıkları hemde yayın evinin marifetiyle, neredeyse yarı yarıya kısaltılmış ve "kuşa çevrilmiştir". yani koca bir kitabı kuş haline getirebildiler. neyse, şimdilerde yeni film projesi var. adamlar çok uzun bir kitap, nasıl çekecez diye düşünüyorlarmış. bizdekini yollamayı düşündüm, özetin özeti.
genelikle şarkı sözlerinde doğru çeviriler anlamsız kalıyor. sebep belki de budur.
felsefi yazılarda başını belaya soktuğu için türkçe karşılığı uydurulmak zorunda kalınan sözcükler. *
türkçede "korkarım" ya da "umarım" diye başlayan hiç bir cümle yoktur, olamaz, bu kötü çeviriler yüzünden girmiştir türkçeye.

can yücel güzel demiş;
çeviri kadına benzer, güzel olursa düzgün, düzgün olursa güzel olmaz.
otomatik portakal der susarım. ismi bile kötü çevrilmiş
bende ingilizce yok ama yabancı varsa hornette google’dan çeviririm genelde sıkıntı olmuyor ama bazen kötü çeviri de oluyor. konuşuyorum yine problem yok. dün hatta biriyle konuştuk yer olsa görüşecektik