öğretmenler üzerinden dönmüş olay... ben de bir öğretmen anektodu paylaşayım. yakınen tanıdığımız gencecik bir kadın öğretmen şu anda tsk'nın izmir'deki bir rehabilitasyon merkezinde. bölgeden diğer öğretmen arkadaşları ve sivillerle bu merkeze getirilmiş. sebebi ise ders sırasında okula isabet eden roket mermisi...
yaşananlar karşısında toptan yokmuş gibi davranmak insanlığa sığmaz. peki bir tarafı suçlarken diğer tarafı haklı çıkarmak hangi siyasete, insanlığa ya da değerlere sığar; işte bu da başka bir kafa karıştırıcı durum.
utanıp, keşke olmasaydı diyeceğimiz günleri yaşıyoruz. günahımız kadar birbirimizi sevmesek de yarın (hangi yarınsa artık bu) yüz yüze bakacağız; alışveriş yapacağız; otobüste sıkış tıkış gidip, aynı maçı izleyip duygulanacağız.
yaşı yetenler bilir; anadolu'dan görünümü yaşıyoruz şu sıralar. bunun türkler için de çok hoşlanılır tarafı yok emin olun. ama emin olun özerklik gibi açıklamalar yapıp mevcut durumu derinleştirmenin de kürtlere hiçbir yararı yok.
ayrıca bu nasıl bir devlet ki tüm bölgeyi yerinden edip, çevre illere sanki hiç suriyeli mülteci gelmemiş gibi göç eden yurttaşlarını hoş görsün ve bu durumu umursamasın. severiz sevmeyiz apayrı bir durum, ama devlet göç halinden, göç politikalarından tarihte çok çekmiştir, çekmektedir. bunun anlaşılır veya açıklanır tarafı olamaz. kısacası böyle aptalca bir siyasi harekatın müsebbibi olmak kimse istemez.
gelelim şu batı doğu davasına... kürt kardeşim! türk'ün duyarsızlığından, acımasızlığından dem vuruyorsun amma batıdaki kürt kardeşinin duyarsızlığından hiç bahsetmiyorsun. neden? onlar asimile oldu, dejenere oldu değil mi? yok öyle hemen kolaya kaçmak. bu iş yozgat'takini de yakar van'dakini de izmir'dekini de...
daha fazla utanç duymamak için, daha fazla yara bere içinde kalıp ayrışmamak için yapılacak şey itidalli davranmaktır... daha fazla utanç duymamak için, ortadoğu bataklığına çekilmemek için intikam siyasetinden uzaklaşmakta yarar vardır. yoksa bu gidişi ne sen, ne ben, ne de o boş sloganlarla kurtaramayız.