90'lı yıllarda faili meçhul cinayetlerin en yoğun olduğu yıllarda, devletin maaşlı "vatanseverleri" takır takır aydınları, gazetecileri, kürt aktivistleri (pkk militanlarından bahsetmiyorum. mehmet sincar gibi bir milletvekilinden, musa anter gibi 70 küsur yaşındaki bir kürt aydınından hep diyarbakır il başkanı vedat aydın'dan, doktor m. emin ayhan'dan, arabasıyla yakılan özgür gündem muhabirlerinden, öldürülüp pkk'li diye lanse edilen kürt köylülerden ve burada sayamayacagim 18.000 jitem-kontrgerilla-hizbullah kurbanindan bahsediyorum) öldürürken, o, hiç bir gazetecinin yapamadığını yapıp, 32.gün'de jitem ve kontrgerilla dosyalarını açmaya cesaret etmişti.
bu yüzden eski bir genelkurmay başkanı şimdilerde "terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçlamasıyla yargılanan
tsk tarafından, "vatan haini" olarak damgalanmış, andıçlanmış, hatta öldürülmesi için peşine yeşil kod adlı meşhur "vatansever" takılmıştı...
savaş kışkırtıcısı ve o dönemin en kanlı iktidarı olan çiller-güreş iktidarının yağdanlıkları e.özkök, e, çölaşan, f.altaylı gibi "vatansever" gazetecilerin cirit attığı "apoletli türk medyasında"ki ender barışçıl seslerden biriydi..
bu topraklarda hep böyledir zaten.. savaş düzeninin tekerine taş koyarsanız adınız vatan hainine çıkar, ya hrant dink gibi öldürülürsünüz, ya m.ali birand gibi itibarsızlaştırmaya çalışırlar sizi..

oysa tarih en iyi hükmü verecektir..
nazım hikmet'in, nazım vatan hainliğine devam ediyor hala şiirini bir kez daha okumanın tam zamanıdır..
en azından vatanseverlik ve vatan hainliği konusundaki kafa karışıklığına iyi gelir.