mezopotamya

fırat ve dicle nehirleri arasında kalan, bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmış topraklar.
iki nehir arasındaki yer anlamına gelir. aynı anlama gelen bir diğer bölge için *:

(bkz: maveraünnehr)
bugün bir çocukla konuştum. tinderdan tanıştık. vanda görev yapan bir doktormuş. ben de aa ne güzel bir gün ben de mezopotamyayı dolaşmak istiyorum dedim.
sinirlendi. burası t.c. burada yaşıyorsan türkiye diyeceksin falan.
aslında mezopotamya bir coğrafi bölge adı dedim tıpkı ege gibi. ege lafına sinirlenmiyorsan mezopotamya'ya da sinirlenmemen gerekir falan ama kar etmedi ırkçılık beynini yakmış pisliğin.
bide doktor olduğunu söyledi. ülkedeki doktorun bile seviyesi bu işte. çomar oranı çok yüksek.
ilk yerleşim yerlerindendir. tüfek, mikrop ve çelik adlı bir kitap vardı. gerçekten dünyanın beşeri tarihini biraz kavradığınızda nasıl bir yer olduğunu daha iyi idrak ediyorsunuz. başka coğrafyalarda insanlar hayatta kalmak için kalorisiz lapa yerken mezopotamyada buğday ana besin maddesi oluyor. bir veriyorsun, yirmi otuz alıyorsun. bu şekilde hayvancılık yapabiliyor, onları besleyebiliyor keza yemek sorununu kısmen çözdüğünüz içinse ilerlemeye bilhassa düşünmeye vakit ayırabiliyorsunuz. burada bölgenin temel özelliği tabiki de verimli topraklar ve su. iki nehirin olması bu coğrafyayı bambaşka bir havaya sokmuş olmalı. işte böyle medeniyet başlangıcı bir coğrafyada daha düne kadar gap projesi olmasaydı güney doğu illerimiz doğru dürüst suyu bulamayacaktı.
zamanla tarım nedeniyle kuraklaşmış bir bölgedir. evet bu kuraklaşma bölgede çok eski zamanlardan beri insan eli ile sulama yapılması sebebiyle gerçekleşmiştir. zamanla toprakta yoğunlaşan mineraller, tarım potansiyelini çağdan çağa azaltmıştır.

günümüzde fırat ve dicle üzerindeki barajlar nedeniyle toprakların alüvyal yapısını kaybetmesi, krizi derinleştirmiştir. benzeri bir durum nil nehrinde de olmaktadır. nasr barajı nedeniyle nil deltasında da verim kaybı mevcuttur.