yarın bayram, muhtemelen geçen bayramlarda olduğu gibi yine kıyafetlerimi giyip akşama hiç dışarı çıkmanış bir şekilde çıkaracağım. az önce duş alırken bunu düşünüyordum. dışarı çıkmak için arayacağım bir arkadaşım yok diye. kafam biraz daha eskiye gitti. bu hep böyle miydi diye analiz ettim içimden.
eskiden iyi kötü sürekli ortam değişirdim. lise ortamı, dershane ortamı, kısa süreliğine çalıştığım iş yerleri olurdu. nereye gidersem gideyim samimiyet kurduğum birileri olurdu. o ortamlardan ayrılsam da o kişilerle görüşmelerim devam ediyordu. aradan on seneden fazla zaman geçince hiçbiri kalmadı gerçi ama bi şekilde kafa dengi birini bulur boş kalan zamanlarda yalnızlığımı giderirdim.
şimdi üniversite falan bitince yine aynı yere geldim. yine insan içine karıştım ama arayıp gel bi çay içelim diyeceğim samimiyeti yakalayamadım kimseyle. bu olayı çevreme bağlasam da ben de eskisi gibi olmadığım kanısındayım. bazen eski zamanlarımı düşünüyorum; arkadaş ortamında olsun, sınıfta olsun muabbetim, yaptığım espriler falan bi hafta gülünürdü, tanıdıkları arkadaşlara anlatılırdı böyle böyle oldu diye. şu an düşününce bunları ben mi söyledim diyorum. insanlarla muhabbet kuramıyor artık, sessiz duruşum çekingen olduğum izlenimi yaratıyor, bu psikolojiyle ben de artık öyle hissetmeye başlıyorum. eskiden girdiğim her ortamda kendimi sevdirirken artık somurtkan bir insan olmaya başladım. gülecek, şakalaşacak, boş muhabbet yapacak enerjiyi bulamıyorum kendimde. bu da ister istemez sizin yalnız kalmanıza sebebiyet verir. illa ki bir şey yapacam desem de iş arkadaşıma bakıyorum; 3 ayda bir traş olan biri, geçen 1200 km uzağa şehir dışına çıktı bir iş vesilesiyle, en son giydiği kıyafetiyle giden işi biter bitmez de binip gelen biri. böyle koyun biriyle de kaynaşamama benim sorunum değil diye düşünüyorum. yani biraz benden biraz da çevremden kaynaklanan bir durum.