palyaço

rengarenk kıyafetleri , değişik makyajları , kocaman burunları ve ayakkabıları vardır.
sirkte yada farklı etkinliklerde insanlara şaka yaparak eğlendirmeye güldürmeye çalışır.
nefret ederim. bi dönem de palyaçoluk yaptım üstelik.
bir şiir.

uzun ve hüzün ve altı kadeh rakı.


1.

kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
kaç kilo çekerdi yalnızlık
kaç kere ezildim altında
yaz yağmurlarının

belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize

kim sevmezdi çiçekleri filan
"ben sevmezdim" dedim, "yalan" dedi

bunu palyaço söyledi,
palyaço söyledi ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım

herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
sırf bu yüzden mi ağladım
alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz

biraz birazdım her şeyden
dün biraz sinirlenmiştim mesela
yarın bir kadını seveceğim biraz
biraz biraz kör oldum bügünlerde

ama rakı kadehlerini boşaltmayın
eksilmesin hiçbir şey
hiçbir şeyden dahi olsa
kalsın biraz

2.

umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sesszce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun

bir palyaço neden yalan söylesin ki
ben palyaço olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!

hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
kaç kilo çeker ki bir palyaço
hem neden yüzüme vuruyorsunuz
bir çirkin ördek yavrusu olduğumu

gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir palyaço ne kara gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte

rakı doldurun! eksilmesin

3.

bitmedi, yazacağım daha
yazmazsam ağlayacağım çünkü
alçakça olacak biraz

hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
her sokakta biraz daha eksilirdik
bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
"duyamadım", derdim, "tekrar et!"
sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
sokaklar daha bir puslu
palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
ve ben daha bir alçak olurdum
ağlardım biraz

hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
hatta kuyruğuma basma diyorum
acıyor, tırmalarım,-
diyorum

kahrol, kahrol!
diyorum

4.

geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
korktum birden, kusacak gibi oldum
"olur öyle" dedi palyaço,
"herkes alçaktır biraz"
"otur ulan!" dedim, bağırdım ona
ben bazen bağırırım biraz

"rakı doldur!" dedim, "eksilmesin!"
ben bazen eksilirim biraz
aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
bunu sonradan öğrendim

ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
bunu da sonradan öğrendim

örneğin;

geçen gün bir kadınla seviştim
biraz değil çok seviştim

ya işte öyle palyaço
diyorum ki,
bunu da yeni öğrendim
sevişmek de eksilmekmiş biraz

5.

kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
"ben sevmezdim" dedim, "yalan"
dedi
bunu palyaço söyledi
palyaço söyledi, ben yazdım
yazmasam, alçak olacaktım
hem ben roman da yazdım biraz

bazen diyorum ki, palyaço,
sen olmasan ben ne yaparım
alçakça eksilirim belki biraz
her yağmur yağışında yerindi dibine girerim
hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi

biraz biraz anlıyorum ki,
yüzler eller, o terli vücutlar filan
her şey plastikmiş biraz

6.

haydi sirtaki yapalım palyaço
rakı doldur, yine eksildik biraz
"


çoğu yerde turgut uyar şiiri olarak geçmesine rağmen, bu konuda çokça "aslında onun şiiri değil yahu" yorumu da bulunmakta.
hayatım boyunca onlardan korktum hala daha görünce tüylerim diken diken oluyor birnevi bir fobi oluştu bende palyaçolara karşı.küçükken de onların yanında ağlarken fotolarım var.tamam belki onların da ekmek parası kim palyaço olmak ister ama yine de bu gerekçe onların ağzını yüzünü kırma isteğimi yok edemiyor.üzgünüm ama hiç sempatik değilsiniz
etrafınıza baktığınızda 1983-1987 arası doğumlu birçok insanın palyaço fobisi olduğunu göreceksiniz. senelerdir yürüttüğüm bir teoriye göre bunun en büyük sebebi ise it yani o. stephan king'in aynı adlı romanından uyarlanan bu filmde çocukları türlü yollarla kaçıran bir palyaço vardır. ve nasıl olduysa bu senelerde doğmuş birçok çocuk küçük yaşta bu filmi izlemiştir. ben de izlemiştim çünkü ve altı yaşında falandım. * sonuç olarak o jenerasyondan tanıdığımız beş insandan birinde bu palyaço fobisine rastlamamız gayet doğaldır.
çocukluğumdan beri hazzetmezken, o filmini izledikten sonra iyice nefret ettiğim, kesinlikle güldürmeyen ve her an altından canavar çıkacakmış gibi korkutan yapay gülüntü kişisi.*
genelde, içleri kan ağlarken, insanları yaptıkları komikliklerle güldürmeye çalışan, duygulu, hassas, nazik insanlar.
oğuz atay'a ait olduğu düşünülen şiirdir.
bi de balon palyaçolar var. önce ayaklarınızı giyersiniz, sırtınızda dik duran bir (doğal gaz bacalarına benzer) boru vardır yukarı bakan. sonrasında arkadan biri kapatır kostümü. boynunuzda kolye gibi asılı bir kiloluk akü vardır. kablo zımbırtılarını takıp, takıştırıp düğmeye basarsınız. içi hava dolar. o sırtınızdaki borudan üflüyordur. ancak kukla hareketleri yapabilirsiniz içinde. dışardan görülen göğüs kısmına denk gelir başınız. çoğu çocuk düşürmeye çalışır göğsüne vurduğunu sanıp suratınızı yumruklar. akü değişiminde mola verirsiniz ancak. sauna gibidir temmuz ayında ankara/incek te bu kostümün içinde olmak. her zıplayıp, bay bay yaptığınızda kapitalizm ve aracı herşeye yaratıcılığınızın tavana vurduğu küfürler sayarsınız.
kendisine fobi olan duyguları beslediğimdir. acayip korkuyorum, ter boşanıyor böyle anlatamıyorum.
sanırım küçükken izlediğim bir filmden dolayı, hayal meyal hatırlıyorum.
it isimli film ile ne kadar korkunç olabilecekleri de kanıtlanmış, renkli güldürü kıyafeti içindeki adam. olum o nasıl bir korkunçluktur lan. resmen palyaçolara karşı bir antipatim oluştu filmden sonra.