pembe kişot

sözlüğe dergi ismi ararken aklıma bir anda gelen uyarlama. malum don kişot yel değirmenleriyle savaşmaya çalışan bir deliydi. aslında biz de kendimizi ifade edebilmek adına o kadar boş insanlarla savaşıyoruz ki; neyse ki tek avuntumuz rengimiz. tıpkı eflatun gergedan gibi kızdırılınca renk değiştiren o farklı ve çok yönlü renklerimiz kurtarıyor yine bizi. en zoru da ne biliyor musun; insanların düşünceleriyle savaşmak, o katı, değişmez, bir minik delik bulup içine sızamayacağın düşünceler. bir ayna karşısında otururarak yaşamını tamamlar misali sadece kendini görmek, aynanın başka yaşamları yansıtmasından korkarak, kendiyle, kendi mutsuzluğuyla savaşmak. peki, o ayna nasıl dayanır da kırılmaz bu aynılığa.