saturnus

2 Entry Daha
can sıkıntılı bir gün, bir akşam...her zamanki gibi oysa ki, her zamanki ağır, aksak debelenmelerim yeryüzündeki...her zamanki gibi içimde var edemediğim sevinçlerim ve hüzünlerim...her zamanki gibi kayıp geçmişimin buruk, solgun tenindeki açık yarası...her zamanki gibi belirsiz geleceğimin * tortulu rüyalarından arınmaya çalışan renklerim...her zamanki gibi yüreğimdeki güvensiz kalabalığın yankılı, gürültülü adım atışları...her zamanki gibi kaybolmuşluğum gözlerimde yarattığı ince, derin çizikleri...her zamanki gibi duyamadığım yitik ezgilerdeki acı, ekşi tat...her zamanki gibi gökyüzü, bulut, karanlık ve rüzgar...her zamanki gibi göçmen kuşlarının sesi, soluğu, dili, kanadı, yüreği...her zamanki gibi dibimde biten çimen, aynı yeşillik ve serinlikte...
her zamanki gibi işte...yine aynı yalnızlığım...yine o...ve hep ben...yine o...ve hep ben...yine o...ve hep ben...

dün akşam lost soul sayesinde dinlediğim parça yaşam duvarımın çatlaklarından içeri sızıp öyle nüfus etti ki her bir köşeme...öyle izler bıraktı ki...öyle izleri yeniden gün yüzüne çıkardı ki unutmuş olduğumu sandığım...öyle sesi yankılara çalan kayıplarımı bana gösterdi ki...öyle haykırışlara dönüştürdü dudaklarımın suskunluğunu ki...öyle işte...

dün akşamdan şu zamana kadar kaç kere dinlemişim baktım ve yanılmadığımı anladım; bu parça benim ve yalnızlığımın; ikimizin birlikteliği....

saturnus - veronica decides to die - all alone :


bulutlara beraber şekiller biçmeyi, onları birbirimize ''benzetmeyi'' beklediğim geri dönmeyen göçmen kuşlara...en çok da adı '' hüzün'' olana...

*