uf oldu

çoluk çocuk,torun tombalak biryerlerden düşer veya elini, poposunu biryerlere sıkıştırırsa aileden gelen teselli öbeği.

hazır aklıma gelmişken bir küçüklük anımı da anlatayım. ufakken yazlıkta bisikletle dolaşmak en büyük fiyakamızdı. yazlık sitenin içindeki yollar da dar olunca hemen hemen hergün bir kaç evlat düşerdi. hatta bir keresinde bir arkadaşımın kafasına (nasıl düştüyse keriz) çakıl taşları girdiydi. komşulardan birinin doktor olması talihiyle ufak bir ameliyat geçirmişti. ben de bir keresinde baya sert bir şekilde düşmüştüm bisikletle. nasıl olduysa sağ dizim yere sürtünmüş ve büyük bir parça deri soyulmuştu. neyse müdahaleler edildi, ''uf oldu''lar havalarda uçuşuyor. gel zaman git zaman yaram kabuk tuttu, sonra kabuğu attı ve orada koyu bir leke kaldı. birşeylere benziyordu, herkes mantar filan diyordu da ben mantar olmadığını biliyordum. zamanla onun bir yarrak olduğunu idrak ettim. sonradan herkesin neden gülüp te mantara benzettiğini anladım. çünkü herkes bardağa dolu tarafından bakıyordu. (bkz: kızım sana söylüyorum gelinim sen anla)

işte böyledi başladı yarrakla ilk tanışmam. (bkz: trajik son)