yedi numara

14 Entry Daha
sanırım anne babamın biraz kafa dinlemek için biraz da yeşillik görsün çocuk düşüncesi ile gönderildiğim köy evindeki siyah beyaz televizyonda ilk kez izleyip bir nefes gibi sarıldığım dizi.

sabah namazıyla birlikte uyanan ananeyle birlikte kalkıp o namazını kılana kadar bahçeden domastes biber toplar, hepi topu 20 dakika süren kahvaltının ardından kendimi dışarı atardım. tek bir çocuğun olmadığı toprak yollarda çoğu zaman aksi gibi kovalayacak tek bir tavuğa dahi rastlamadan dolaşır, es kaza bir köpek bulursam peşine takılıp bağ bahçe izini sürer ve tüm köyü belki birkaç kez turladığım halde en fazla üç dört saatimi alan bu vardiyanın ardından sundurma gölgesinde ananeyle sessizce oturmak dışında bir uğraş bulamazdım. salonun köşesinde duran ve her seferinde bozuk denilen tahta çerçeveli televizyonu açıp kurcalama isteği kaçınılmazdı artık, kaçamadım. günler boyunca sökebildiğim tek parça olan ön panelin altındaki parçaları defalarca söküp yeniden takmamı ilgisizlikle izleyen ananem dayanamamış olacak, bir gün yine ben uğraşırken elinde tuhaf bir parçayla gelip beni kenara itmiş, plastik üçgeni açtığım panelin ortasına yerleştirmişti. üçgeni biraz basılı tutup bıraktığında alet önce bir vızıldayıp susmuş, ben bir yerlerden duman çıkmasını beklerken ekranı hafif hafif renk tutmaya başlamıştı. görüntü tümüyle seçilebilir olduğunda gördüğüm, vahit emmi'nin zeliha'ya anlamadığım ama nedense o güne kadar duyduğum en komik biçimde kur yapma çabasıydı.

9 yaşını bitirmek ve sıkıntıdan ölmek üzereyken karşılaşmış ve sanırım sonraki yıllarda da iki tur dönüp izlemiştim, trt'nin başına gelen en güzel şeylerden biridir.
11 Entry Daha