bunca propaganda üstünlüğüne, devlet destekli yayınlanan kamu spotlarına ve mitingin yapıldığı tarihten çok önce başlayan çalışmalara rağmen vasatın altı bir kalabalığı anca toplayabildiler, bu en azından toplumun çoğunluğunun bu meseleyi "öncelikli sorun" olarak görmediğini anlatıyor. bu işin iyi haberi ancak rahatlatacak bir şey değil, çünkü asıl olay oraya milyonları taşımak değil, asıl mesele bu propagandayı toplumun kılcallarına kadar yaymak, yani dışarıdaki her ne kadar bunu öncelikli bir mesele edinmese de aklının bir köşesinde dursun ve lgbti+'lara karşıt bir pozisyonda bulunsun.
ve bunu yaparken sadece islamcıları hedeflemiyorlar, burada liberteryeninden seküler milliyetçisine, ulusalcısından sosyal demokratına kadar geniş toplum kesimleri arasında bir konsensüs oluşsun istiyorlar. bugün "muhalif" gibi görünen ya da kendini muhalif olarak adlandıranların takip ettikleri "haberci" kılıklıların ya da anonim hesap ya da sayfaların paylaşımlarına baktığınızda bu çabayı göreceksiniz. eşcinseller toplumun hiçbir katmanında tutunamasın, küçük bir kesim haricinde asla desteğe ulaşamasın ve bu toplumun karanlık sokaklarında fare gibi yaşayıp ölsünler, ve mümkünse yaşadıkları süre boyunca en pis işleri yaparak ömürlerini tüketsinler ne de olsa her sistemde pis işleri yapacak birisi gerekir, düzenin kendisi de belirli grupları marjinalleştirip ucube kılığına sokarak bu ihtiyacını gidermeyi çok iyi bilir.
bu işin bir de diğer boyutu var. psikolojik şiddet iki taraflıdır, bu şiddeti uygulayan kendi kendini tatmin ederken siz de istemsizce kendinizi aciz ve ucube gibi hissedersiniz ve aslında bir noktadan sonra karaktersiz hale getirilirsiniz, düzen homofobiyi kılcallara yayarken bir taraftan da hepimizin birden karaktersizleşmesini istiyor, kendimizi dahi tanıyamayacak hale gelelim ki bizi hamur gibi istediği şekle sokup sömürüyü katmerleştirsin. biraz da bu yüzden artık mücadelenin kendisi bir haysiyet mücadelesine döndü, bir başka deyişle "ben de varım!" kavgasına. bu noktada kabul etmek gerekiyor bizi bizden başka kurtaracak da yok çünkü herkes açık ya da örtük, bilinçli ya da bilinçsiz suç ortaklığına itiliyor, tabi ki dayanışacak kesimler var, ve tabiki beraber sırt sırta duracaklarımız var, ama kimseye eklemlenmeden, kendi çizgimizi koruyarak yapabiliriz. ve şu da önemli, bazen kızıyoruz başka parti ya da gruplara, daha çok bizim için yeterince ses çıkaramadıklarından yakınıyoruz, ama yukarıdaki durumu kabul edersek işin çözümü de arkadan gelir, hiç kimse bizim için bizim yerimize ses çıkaramaz, ancak biz yeterince güçlü olursak başkaları da bizim etrafımıza gelir.