istanbul lgbti+ onur haftası komitesi tarafından yayınlanan bildiride duyurulmuştur;
bilindiği gibi, geçen sene polisin saldırdığı lgbti+ onur yürüyüşü, 14. senesinde de istanbul valiliği tarafından yasaklandı. benzer şekilde, bir hafta önce yapılan trans onur yürüyüşü de açıklanan yasak üzerine polis tarafından engellendi.
bu gelişmeler üzerine, 24. lgbti+ onur haftası komitesi olarak, 26 haziran günü saat 17.00da tünel meydanında bir basın açıklaması yapmak üzere istanbul valiliğine bildirimde bulunduk ancak uygun görülmediği yanıtını aldık. valilik, yasak gerekçesi olarak gösterdiği tehditlere karşı bizleri korumak yerine, anayasada demokratik bir hak olarak yer alan gösteri ve toplantı yürüyüşleri kanununu ihlal etmeyi tercih etti.
onur yürüyüşünü gerçekleştiremeyeceğimizi üzüntüyle duyuruyoruz. ancak bizim kendimize duyduğumuz güven, ufkumuz ve hayallerimiz bir yürüyüşten, istiklal caddesinden, bu şehirden ve bu ülkeden çok daha geniştir. varoluş mücadelemiz dünü, bugünü ve geleceği aşar çünkü biz hep buradaydık, buradayız ve burada olacağız.
hatırlarsanız, emniyet güçleri trans onur yürüyüşünde basın açıklamasını okumaya ve bir arada durmaya çalışan insanlara lütfen dağılın ve hayatın normal akışına dönmesine izin verin, diye seslenmişti.
biz de bu çağrıya riayet ediyoruz: 26 haziran pazar günü, istiklal caddesinin her köşesine dağılıyoruz. hayatı 'normal akışına döndürmek için pazar günü beyoğlunun her sokağında, her caddesinde birbirimize kavuşuyoruz.
12 yıl boyunca büyük bir coşkuyla gerçekleştirdiğimiz onur yürüyüşleri varoluşumuzu, onurlu bir yaşam sürme ısrarımızı ve her geçen yıl büyüyen mücadelemizi kutladığımız bir alandır. sadece lgbti+ bireylerin değil, herkesin hayatına etki eder. onur yürüyüşü,insanlığa bir hayal kurdurur: bu dünya başka türlü olsaydı, nasıl insanlar olurduk? ne giyer, ne arzular, ne eyler, ne söylerdik? bu kentin sokakları neye benzerdi? aşkla örgütlenseydik, bizi birbirimizden ne koparabilirdi? bedenimiz, emeğimiz ve geleceğimiz bizim elimizde olsaydı, nasıl olurdu? yürüyüşümüzü gerçekleştiremesek de aklımızda bu hayallerle istiklalin sokaklarını doldurmaktan vazgeçmiyoruz.
bize dayatılan hayatı reddediyoruz. şiddeti ve baskıyı normalleştiren, bizi yok sayan bir hayat değil, kendi seçtiğimiz,
onurla varolduğumuz hayatı yaşamaya devam ediyoruz ve hayatı 'normal akışına döndürerek:
dağılıyoruz, dağılıyoruz, dağılıyoruz..