modernizmin adem ve havva'ya olan geri döndürelemez dokunuşunu yansıtan güzel bir çalışma:
aslında modernizm etrafımızda görmeye çalıştığımız
yanılsamadan ve
sanrıdan başka birşey değildir. adem ve havva evlatlarının varoluş doğalarına aykırı biçimde gelişen, hızlanan
üretim ve tüketim alışkanlıklarının bu doğrultuya paralel tutulmaya çabalanarak yaşayan, düşünen mikroorganizmalar olarak bizlere; tekrarlayan periyod aralıkları boyunca; yeni, yine ve yeniden sunulmasıdır.
insanoğlu kendini zaman zaman
post-modern olarak tanımlama hissiyatına kapılsa da bu durum onu daha da zavallı bir konuma düşürmekten başka bir işe yaramaz. insan daha en başında doğaya ait bir canlı olduğundan dolayı etrafındaki çevreye göre şekillenir ve böyle düşünüldüğünde her ne kadar şu an yaşamış olduğu
habitata kendi biçim vermiş olsa da farkında olmadan
doğal olmayan,
yapay yollarla oluşturulmuş bu çevre etmeni doğrultusunda yeni kalıplar kazanır.
bu insanın yaşadığı çağın ve o anki toplumun bir ürünü olduğu gerçeğini desteklemektedir.
şimdi çevreden gelen bu etmenlerle; ister doğal yollarla olsun isterse sonradan değiştirilerek yeni biçimler verilmiş süreçlerle olsun; insan arasında olan bağı tekrar gözönüne aldığımızda varlık olarak nerede durduğumuzu görmek oldukça açık.
insan günümüzde varedilen modernizm yanılsamasıyla onu oluşturan doğallığı arasında sıkışıp kalmıştır ve bu durum kendi içerisinde paradokssal sonuçlara ulaşarak yine kendi içinde çelişkiyi de barındıran cevaplara sebebiyet verir.