perihan mağden kitabı bu. bir kitap olmanın ötesinde, kirlenmemiş, tertemiz, gerçek bir "aşk hikâyesi". yürek burkan, boğaza onbinlerce gözyaşının dizilmesine neden olan, mideye yumruklar atan, hüzün kokulu, güzel mi güzel bir modern zaman masalı...
kötü bir dönemde okunmaması gereken kitap.keza her şeyden elinizi ayağınızı çekmeye kadar vardırabiliyor,her şeye siktiri çekip,eve kapanıyorsunuz birkaç gün.
güzel kitap mı,bence değil. acı anlatıldığında güzel gelmiyor bana.
ortada çok acı gerçek bir hayat hikayesi var çünkü.
yazarın, gerçek hikayeyi alıp, biraz da kendi hayal gücünü katıp yarattığı feci acıklı bir romandır. ve yazar kesinlikle harika bir iş çıkarmıştır hayal gücüyle gerçekliğin uyumu konusunda. *
okurken isyan ettiren kufurler savurtan harika kitap.edebi bakimdan elestirmek haddim degil ama bitince sanki bir bicak kalbine saplanmis kanirta kanirta bes-on tur cevirmisler gibi hissettiriyor. insana tekrar kimsesiz oldugunu hatirlatiyor.oyyy yazarken gene aklima geldim daraldim ben bir cigara daha yakayim.
ayşe kulin'in aksine geylerin dünyasına uzak olmadığı için perihan mağden'in tüm samimiyeti ve gerçekliğiyle gerçeği yansıtabildiği bir gey temalı roman. tebrik ediyor ve kutluyoruz.
daha yeni bitirdiğim, insanı çok sert vuran bir perihan mağden romanı. okurken bazı sayfalarda öyle kötü oldum ki, hele de ramazan'ın ada 'maceraları'... böyle epik denilebilecek bir hikaye nasıl bitebilir merakıyla 2 gecede bitirdim, bitirdikten sonra 2012 yapımı olan keep the lights on aklıma geldi, benzer bir hikaye olarak.
hani böyle hikayeleri, hele de gerçekten yola çıkıldığı düşünüldüğünde, aşka inancımı-hayatı sorguluyorum. bi garip oluyor içim
perihan mağden'in okuduğum ilk kitabı. olmamış bence. kitapta işlenen konu güzel ama bunun analtılma şekli, dil, üslup falan hiç mi hiç olmamış. yani çıkıp da çok etkilendim, bitirince çok fena oldum, ağladım dersem edebiyata, kaliteli yazarlara, kaliteli metinlere hakaret etmiş olurum. belki de ben duygusuz bir insanım. bilmiyorum.
kitap bana aradığım duygu yoğunluğunu pek veremedi. evet konu güzel, kahramanlar acınacak bir haldeler çok zor bir hayatları var ama o kadar işte. sevişme sahneleri kötü betimlenmiş. insanı içine çekmiyor. kitapta bıçaklanan bir lubunya ve öldürülen bir bestekar var. bunları eserin kahramanı ramazan yapıyor. ancak hiç pişmanlık falan hissetiği yok ramazan beyin. şimdi tutup da ben nasıl üzüleyim ramazan'a. çok eziyet görüyor, tacize uğruyor, polisten dayak yiyor. sokaklarda kalıyor, itiliyor, dışlanıyor. bütün bunların sonunda da hayat onu biraz acımasız, gözü kara yapıyor. ancak bunu romanın cümlelerinden anlamıyorsunuz, mağden o duyguyu veremiyor. son derece kuru, kötü bir anlatımla ramazan'ı acındırıyor ve başarılı olamıyor.
eserde ayılardan da bahsediliyor. cümleler şöyle:
.....tüyleri diken diken oluyor ramazan'ın. hiç olmazsa ayılarla cilveleşmek gerekmiyor. dan dun: çabuk ve tamam. o kadar, ayılarla. öncesinde, sonrasında peşrev gerekmiyor....
bu cümlelere pek katılamayacağım. ayılar kadar güzel sevişen mi var?
sonuç olarak konu güzel, çarpıcı ancak anlatım, edebi güç son derece zayıf. yine de okuyun derim kendi kararınızı kendiniz verin.
ne zaman yetimhanenin önünden geçsem aklıma gelen roman. acaba bu yetimhanelerden birinde ali ile ramazan misket oynuyorlar mıdır, müdür hala ramazan'ı taciz ediyor mudur, ali ile ramazan müdürün odasınaki çekyatta ter ve meni izleri bırakıyorlar mıdır diye sormadan geçemiyorum.