her entry'de bir panik, atar, gider, heyecan, laf sokma, bam bam bam yumruk yumruğa manevra havası ile kalp ritmine tesir eden yazarlardır. biraz sakin olunuz efenim, rahatlayınız, salın kendinizi evet böyle ohh çok güzel. ekte yer alan nedim kasidesini okuyup 10 saniye bekleyiniz çok iyi gelecek emin olunuz:
bu şehr-i stanbul ki bî-misl ü bahâdır
bir sengine yek-pâre acem mülkü fedâdır.
bir gevher-i yektâdır iki bahr arasında
hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezâdır.
bir kân-ı ni‘amdır ki onun gevheri ikbâl
bir bâğ-ı iremdir ki gülü izz ü ulâdır.
altında mı üstünde midir cennet-i a‘lâ
el-hak bu ne hâlet bu ne hoş âb u havâdır.
her bağçesi bir çemenistân-ı letâfet
her gûşesi bir meclis-i pür-feyz ü safâdır.
insâf değildir onu dünyâya değişmek
gülzârların cennete teşbîhî hatâdır.
herkes erişir anda murâdına onunçün
dergâhları melce-i erbâb-ı recâdır.
kâlâ-yı ma‘ârif satılır sûklarında
bâzâr-ı hüner ma‘den-i ilm ü ulemâdır.
câmî‘lerinin her biri bir kûh-ı tecelli
ebrû-yı melek andaki mihrâb-ı du‘âdır.
mescidlerinin her biri bir lücce-i envâr
kandîlleri meh gibi leb-rîz-i ziyâdır.
ser-çeşmeleri olmada insâna revan-bahş
germ-âbeleri câna safâ cisme şifâdır.
hep halkının etvârı pesendîde vü makbûl
derler ki biraz dil-beri bî-mihr ü vefâdır.
şimdi yapılan âlem-i nev-resm-i safânın
evsâfı hele başka kitâb olsa sezâdır.
nâmı gibi olmuşdur o hem sa‘d hem âbâd
istanbul'a sermâye-i fahr olsa revâdır.
kûhsârları, bâğları, kasrları hep
gûyâ ki bütün şevk u tarab zevk u safâdır.
istanbul'un evsâfını mümkin mi beyan hiç
maksûd heman sadr-ı kerem-kâra du‘âdır.
dâmâd-ı güzîn-i şeh-i zî-şân-ı felek-câh
fahrü'l-vüzerâ âsaf-ı ferhunde-likâdır.
hem-nâm-ı halîl olmağ ile zât-ı şerîfi
ahdinde cihan pür-ni‘am-ı cûd u sehâdır.
devşirmededir saçdığı ihsânı şeb ü rûz
pîr-i felegin onun içün kaddi dütâdır.
ser-pençesinin nâmı lisân-ı küremâda
deryâ-yı himem kân-ı kerem bahr-ı atâdır.
endîşesinin künyesi tûmâr-ı nesebde
nûr ibni süheyl ibni reşad ibni zekâdır.
bîm-i ser-i şemşîr-i dırahşan güherinden
sîmâ-yı ehâlî-i sitem kâh-rübâdır.
hâtem-sıfatâ tab‘ u dil ü dest-i kerîmin
deryâ-yı himem kân-ı kerem ebr-i atâdır.
feyz-i eser-i sâgar-ı dest-i kereminden
şahs-ı felegin çehresi yâkut-nümâdır.
ey sadr-ı keremkâr ki degâh-i refî‘in
erbâb-ı dile kıble-i ümmîd ü recâdır.
sensin o cihan-sadr felek-pâye ki dâ'im
dergâhına ikbâl ü şeref perde-güşâdır.
ihlâs ile bendendir eyâ sadr-ı keremkâr
kullukdur onun pîşesi dahı neye kâdir.
devrinde senin fırka-i erbâb-ı ma‘ârif
asûde-i cevr-i felek-i bî-ser ü pâdır.
'ıydın ola ikbâl ü sa‘âdetle mübârek
günden güne ikbâlin ola gün gibi zâhir.
sadrında seni eyleye hak dâ'im ü sâbit
hep âlemin etdikleri şimdi bu du‘âdır.
ey sadr-ı cihanbân ede hakk devletin efzûn
kim devletin erbâb-ı dile lutf-ı hudâ'dır.
ez-cümle nedîmâ kulun ey âsaf-ı zî-şân
müstağrak-ı lutf u kerem ü cûd u atâdır.