ayı sözlük'ün aylık özetleri

5 Entry Daha
haziran ayı özetimiz yine beybimiz naringergedan'ın kaleminden; kendisine kocaman teşekkürleri borç biliyoruz.

--- spoiler ---

ayı sözlükten merhaba,

önceki yılların yoğun katılımlı yürüyüşlerinden sonra sadece lgbti bireyleri tarafından değil özgürlüklerin sağlanması gerektiğini düşünen her kesimden bireyler ve bahar havasını devam ettirip her fırsatta gökkuşağı hediye eden doğa ana tarafından da sabırsızlıkla beklenen ve artık çığ gibi büyümesi umulan onur yürüyüşü heyecanı, eşcinsellerle birlikte artık sesini daha fazla çıkarmak isteyen azınlıkların kaderini değiştirecek seçimler ve dünyaca ünlü müzikallere ev sahipliği yapmasına rağmen yandaş medyanın desteği/dayatması ile zorlu center’ın ambargo koyduğu boston gay men's chorus konserinin akıbetiyle geçen koskoca bir haziran. 7 haziran 2015 genel seçimleri herkesin olduğu kadar yok sayılmakta diretilen eşcinsellerin de kendisini biraz olsun özgür hissetmesine vesile olması açısından önemliydi ve belki yüzümüzü tam olarak güldürmese de iktidarsızlığı tercih edecek bizlerin yüreğine biraz olsun su serpti. akp henüz ölmedi ama borusundan çıkan ses yumuşadı. gezi sonrası sandıkta çıkamayan sesimiz sanki yavaştan duyulmaya başlandı. kapalı kapılar ardında varlığını sürdüren tüm eşcinseller için umut ışığı rengarenk yandı ve tüm gökkuşağı renkli canların bir sonraki seçimde tek vücut olup on yıllar öncesinde yokedilmesi gereken homofobiyi yenme umudu bir nebze olsun yeşerdi.

bu ay, hepimizi zorunlu olarak ilgilendiren ramazana da ev sahipliği yapıyordu. her sene olduğu gibi zorunlu hoşgörü beklentisiyle karşılaşamayanların linçleriyle başladık yüzde 99'u müslüman olan ülkemizde. ''ramazan dolayısıyla kapalıyız'' sloganı her yerde olduğu gibi gay cemaatinde de iki yüzlü şekilde uygulanmalı şiarıyla, toplumun hassasiyetleri de göz önünde bulundurularak dünyaca ünlü boston gay men's chorus konseri zorlu center tarafından iptal edildi. en büyük etken de şaşırtmayan şekilde eşcinseller olmasa haber kaynakları tükenecek olan vahdet ve yeni akitti. tıpkı yeni türkiye'de olduğu gibi akit yenilense de eski akit, eski kafa. neyse ki lubunya boğaziçi bizi bu zevkten mahrum bırakmadı, hem de tek kuruş ödemeden. ay bebeğim ucuzcu gay damgası vurma hemen, müzik ve destek için ordaydık. ayı sözlük olarak da destek vermeye çalıştık, ünlü tayfadansa serra yılmaz dışında kimsecikler yoktu etrafta ama bizi çok sevdiklerini söyleyip makas almak için yakında ortaya çıkarlar muhtemelen. konser homofobiye ve yağmura rağmen güzel geçti ama takım elbiseli koca bir ordu erkek, her an bir yerlerini açacak, dil atacak diye de tedirginlik içinde olduğumuzu saklayamadık. kocaman adamlar çıkıp resmen sahnede şarkılar söylediler, bu kadarı da “ayıp!” yani pes! sadece tedirgin olan biz de değildik, orta doğunun ortasında serap misali medeniyet sunan medeniyet üniversitesi rektörü ihsan karaman da tedirgin olmuş ve haklı olarak değirmenin suyunun kaynağını sorgulamış. ''gaylerin sponsoru kim'' sorusuyla hepimize pahalı marka iç çamaşırlarını kıçımıza takmamızı sağlayan zengin kocaları sorgulatmıştır. şaka bir yana insan hep bilmediğinden korkar misali eşcinselliğin yeni bir felsefe akımı ya da örgüt olduğuna kendilerini inandırmışlar, yapacak bir şey yok. homofobi elbette sadece dilde sınırlı kalmadı, pratiğe de döküldü; sinan akyüz cinayeti örneğinde olduğu gibi. olayın özeti; hem doğurup hem öldürmek çelişkisi galiba.

e onur haftası düzenlenir de hormonlu domates sahipleri onurlandırılmaz mı? elbette ki kızarmak bilmez yüzleriyle ödüllerini almaya gelmeseler de yüz kızartıcı ödülleri dağıtıldı. ayı sözlük de kaçırır mı bu anı; '' ilk domatesi ahlaksız olanınız atsın '' sözünün gereği olarak oradaydı. efkan ala da geç yaptığı açıklamayla ödülü kaçıran isimlerden oldu. '' eşcinsel evlilik insanliğin helakidir '' diyerek bu yıl da bekar gezmemize sebep olacak gibi görünüyor. yani sırf küçük çocukları evliliğe teşvik etmeyip kendi iradesiyle bizler hemcinsimizle evleneceğiz diye mi bu kadar kıyamet. tanrıya hiç iş bırakmayan ''asmayalım da besleyelim mi'' zihniyetinin hüküm sürdüğü orta doğuda asa asa otohelak sistemini geliştiren zihniyetin tanrının dünyada hiçbir insanla birebir ilgilenmediğini görememesi ve halkın değişmez ezber lut kavmi masalıyla tekrar tekrar uyutulmasıyla bakalım daha kaç siyasetçi ya da din alimi beslenecek göreceğiz.

bu ay yazarlarin bir insandan soğuma nedenleri de masaya yatırıldı. kimileri ahlakçılık ve homofobi gibi camiada asla tahammül edilemeyecek kavramları öne sürdü, kimiyse yalan gibi soğuk kavramlardan dem vurdu. peki ya türklerin küçük penisli olmasi? bu da işlevine sığınırsak soğumaktan kurtarır mı acaba. yoksa zaten hepimiz daha büyük diye tanıttığımızdan o sıcaklıkta soğuyacak fırsat mı olmaz. ama büyütmek senin de elinde biraz bebeğim, büyük düşün n’olur.

lgbti'lerin gücünün hafife alinmamasi gerektiğinin öğrenilmesi konusu seçimlerden sonra dile geldi. bunda hdp'nin söylemlerinin, büyük tepkiler eşliğinde eşcinsel aday göstermesinin etkisi olduğunu söyleyen yazarlar olduğu gibi bunun akp iktidarına karşı lgbti'nin genel tepkisi olduğu da öne sürüldü. elbette ki yok da sayılsalar eşcinseller kabuğunu kırıp kendini ifade etme yolunda hızla ilerliyorlar. ama bu çoğunluğa karşı birlik olma hali her zaman etkili olmuyor ne yazık ki. 2015 çin yulin köpek yeme festivalini durdurun kampanyasi şiddetin gücü karşısında başarısız oldu. zamanı bile durdurabiliyorsun belki ama üstün ırk insanın egosunu ve şiddet arzusunu durduramıyorsun.

insanlar homofobikler çünkü eşcinseller seks yapiyor. ay vallahi bu kadarı da resmen kıskançlık. oysa ki heteroseksüeller sadece evlenince, o da çocuktan çocuğa seks yapıyorlar. işte biz de o anlara tekabül etmiş şanslılardanız sadece. aman neyse sekse devam pardon yazmaya. homofobiden devam edelim yine; eşcinseller onurlu insanlarin arasina katilamazlar. hayrettin karaman öyle buyurmuş. onur yürüyüşünü baştan sona yanlış anlamış birinin beyanatı gibi duruyor, bu yürüyüş onursuzluğa tepki yürüyüşü aslında, o onurlu diye adledilenlerse karşı safta, bazen bizi yok sayan siyasetçiler, bazen ayrımcılık sergileyen sıradan insanlar, bazen ahlakçılık yapan eşcinseller, bazen de bizi sinek zanneden polisler ve onları kumanda eden vali ve üstleridir. bence asıl siz yanımızda durma cesaretini bulamayacağınız için onur yürüyüşünde aramıza katılamazsınız, renkleriniz solmuş çünkü. ama abd'de katılabilirler, bu ay mutlu edici bir haber de amerika’dan geldi, eşcinsel evliliklerin abd'nin her eyaletinde serbest bırakılması lovewins hashtagiyle geniş yankı buldu. amerika’yı baştan aşağı gökkuşağına boyayan bu karar bizleri de ucundan bucağından umutlandırdı ve onur haftasina destek veren belediyeler ile farkındalık arttı ve gaylerin gizli sponsorları ortaya çıktı. bırakın da onur yürüyüşlerinde sıkça karşımıza çıkan ve alkış tutan sıradan yurdum insanı gibi birileri de bizi samimiyetle desteklesin ve dünya bizle biraz daha renklensin. bu yıl ramazanla denk gelen çakışma nedeniyle hassas bir noktada bulunan onur yürüyüşü öncesinde bir destek de facebooktan geldi ve profiller gökkuşağına boyandı. elbette ki sosyal medyada bazı kavramların bu yayılma şekliyle içi boşalabilir ama söz konusu eşcinsellik olunca insanların desteklemiyorsa buna yanaşacağını düşünmüyoruz, bu nedenle başarılı bir dikkat çekme çalışması olmuştur. dikkat çekmek deyince aklıma geldi; 2015 istanbul lgbti onur haftasi ve gay pride. ayı sözlükten kalabalık bir ekiple pankart ve bayraklarımızla yürüyüş için heyecanla buluştuk ve henüz cafede otururken gaz ikramıyla ağırlandık ve anlaşıldı ki bu yılki gerçekten zorlu geçecek. bütün dert istiklal caddesine girilmemesiydi. tıpkı 1 mayıs’ta taksim’e girilmesinden korkulduğu gibi 13 yıllık geleneksel yürüyüşten de bu anlamda korkulmuş bu sene. ramazanda insanların canı eşcinsel çeker diye yasaklanmaya çalışılan bu güzel kutlama bence her şeye rağmen başarıyla gerçekleşti. arka sokaklarda kah kaçarak, kah şenlik havasında kutlandı ve belki ömrü boyunca bizden habersiz yaşayan insanlara istemdışı da olsa ulaşıldı. aslında basına pek yansımasa da zaman zaman arka sokaklardaki polisler pankartları okuyup fotoğrafladı, çaktırmadan eşlik etti. ama ağırlıklı olarak gaz, mermi ve suyla eşlik ettiler. basın açıklaması yapılmasına bile tahammülleri yoktu, gökkuşağı bayrağına, herhangi bir pankarta, insana, eşcinsele, hatta eğlenmeye. geceye yürüyüş/yürüyemeyiş sonrası eğlenceyle devam etmek isteyenlere de polis şiddeti orantılı şekilde sürdü. çünkü o gün sanırım kişi başına en az bir polis düşüyordu. zannedersiniz her yıl kanlı geçen bir yürüyüş için özel önlem alınıyor. sadece yönelimi farklı diye kendi insanından bu denli korkmayı insanın aklı almıyor. evet ne yazık ki insanlar bizi sevmiyor ama zaten sevilmek için değil, kabul görmek için değil, eşit haklara sahip olmak, ayrımcılığa maruz kalmamak için savaşıyoruz.

yazan: naringergedan

--- spoiler ---
9 Entry Daha