diyarbakır'a amed diyen insan

hayallerle yaşayan insandır.
aynı insanlar o bölgeye kürdistan derler . canım hemen sana bir rüya tabirleri kitabı yolluyorum .
http://bianet.org/biamag/diger/169865-diyarbakir-ve-amed-arasindaki-fark-nedir
diyarbekir kulağa en hoş geleni
amed şehri kürdistan coğrafyasının başkenti olarak nitelendiren ve diyarbakıra denilen isimdir. kelime kökeni olarak med imparatorluğu undan gelir ve kürtler medleri kendi tarihi imparatorlukları sayarlar. ayrıca diyarbakıra da istenirse supangle bile denilebilir kimseyi de ilgilendirmez, coğrafyalarla yaşamayı öğrenmek lazım artık.
şimdi uzun uzadıya sosyo-ekonomik sulardan girip linguistiğin soğuk sularından çıkıp tarihin tozlu odalarında saklambaç oynayıp devlet tarihi argümanlarıyla faşozen dimağları daha da allak bullak etmek isterdim. amma ve lakin, no canım no, yapmayacağım. onun yerine can yücel baba'dan bir anekdot aktarayım. bu kıyağımı da unutmayın bebişlerim ;*

can yücel'e vakt-i zamanda bir yazısında birisine "göt" dediği için dava açılır ve mahkemede can baba savunmasını şöyle yapar:
"bir köyde ateşli bir hasta vardır. doktora getirir hastayı köylüler. koca devletin koca doktoruna. doktor hastaya fitil verir ve köye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini söyler köylülere. köylüler tabi 'tamam dohtor bey' deyip köye giderler. köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir bilemez. bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya.
hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir.

bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna yanaşmaz. ne cüret, değil mi, doktoru arayacak bir köylü. durumun vehameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. bütün köylü toplanır santrale, muhtar arar, 'biz ne yapacaamızı bilemedik dohtor bey' der. karşıdan doktor bir şeyler söyler. muhtar döner diğerlerine: 'makattan verin dedi dohtor' der. yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini yollayıp sordururlar. ama makat ne; bilen yoktur yine. hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor.

ihtiyar meclisi toplanır. son çare, doktorun bir kez daha aranmasına karar verilir. yine kimse aramak istemez doktoru. nihayetinde yine biri kandırılır, telefonun başına geçer, ama bir yandan söylenmektedir 'çok kızacak dohtor çok!' diye. sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bir şeyler söyler yine. telefondaki köylü, yüzü allak bullak, arkasını döner: 'çok kızacak demiştim. götüne sokun dedi'

yani işin aslı hakim bey ' bizim orada göte göt derler"

hadi şimdi gidip dombıra dinleyin. öptüm.
yarrağa da kîr der misal. başı hariç inik 20 cm.
adamlar diyarbakır'a amed diyince okey biz kürde keke diyince woow