doğru insan

hayatın yalnız ve boşluktaki insanları yosun misali sürüklediği başıboş, çıplak ve korunaksız kıyıların şairane adı. eğer o hayallerde özenle yeşertilen, emekle büyütülen gerçeğine ulaşacak gücünüz yoksa ya da hayatın acımasızlığıyla mücadele etmekten yorulup sığınacak bir liman arıyorsanız tam karşınıza çıkan özü dikenli şefkatli kollardır doğru insan olarak umulan. insansa yalnızlığın aptallaştırdığı ölçüde hayal balonuna göz dikmiş iğne ortaya çıkana dek bu yanlışın doğru görünmesine izin verir. herkes en zayıf anında karşısına çıkanın doğru insan olmadığını bilir ama herkesin sevilmeye, okşanmaya ve en önemlisi de dokunulmaya/kandırılmaya ihtiyacı vardır.

(bkz: tutunacak dal yanılgısı)
(bkz: dokunulmak)
ya ben yanlış sözlüğe mi geldim??? mahalle baskısından kurtulmuş insanlar falan diyorlardı.
ari ırk ütopyasındaki dinamiklerle aklımıza entegre edilmiş, bizim ideal cennet ruhlu karşı bedenimiz. * *
(bkz: the one)
uçuk, dramatik, belki fazla romantik. birini kendin kadar tanımak, birine kendine güvendiğin kadar güvenmek, birini her şeyden çok sevmek; mümkün değil gibi.
herkesin the one'ı kendisi, en azından aksini görene kadar böyle düşünüyorum.
yoktur. aramak da yok yere insanı yorar, o kadar.
beklerken sigara yakılan otobüs gibidir; doğru insanı beklerken o kadar yanlış yaparız ki biz doğru olmaktan çıkarız.
var böyle birşey ama dost kontenjanından hayatınızda yer alır genelde.her ilişki eninde sonunda sonlanıyor, hayatınızdan tamamen çıkarma ihtimalinin de olduğunu göz önüne alınca " aradaki bu güzel dostluğa yazık etmeyim lan" düşüncesinde oluyorsunuz.arafta kalınıyor mu kalınıyor lakin dostluk daha uzun sürüyor neticede.

var ama yok gibi özetle.