eşcinsellik genetik mi

eşcinseliğin genetik olduğunu iki abisi de gay olan lezbiyen bir arkadaşımla tanıştıktan sonra kabul ettim. bilimsel araştırmalar filan umrumda değil yani ben çevreme bakarım arkadaş..
bilimin hala yanıt aradığı bir sorudur ve iyi niyetli bir çaba değildir çünkü bilimin bir şeyin nedenini araştırma sebebinin arkasında o şeyi düzeltme ve iyileştirme niyeti yatmaktadır. bundan dolayı hiç bir zaman yanıtlanmasını dilemediğim bir sorudur.
sebebi hala bilimsel olarak çözülememiş bir olay hakkında genetik mi değil mi yaklaşımı yersiz geldi bana açıkçası.. psikolojik mi yoksa doğuştan gelen bir içgüdü mü, ya da başka bir şey mi, bunu tarafsız bilim adamlarının yanıtlaması gerek. genetiksel yatkınlığı olan bireyler mutlaka vardır ama kesinleşmiş teoriler olamaz, istatistiksel bir yaklaşım ancak.
mesela intihar etme eylemi genetiksel yatkınlıktan dolayı oluşabilen bir eylem.. ama her intihar edenin arkasında genetik aramak doğru değil
genetiklikten öte içgüdülerde de var olan bir şey aslında. sadece toplumun süperegosu buna da müdahale eder. kişi partner seçiminde özgürdür ve dişil-eril sınıflandırmadan kendine uygun partner özellklerini belirleyip birini seçebilir. en basitinden bonobo maymunları üzerine okuduklarımdan bunu anladım.
eşcinsellik şu ana kadar yapılan araştırmalara göre net bir nedene dayanmamaktadır. kimi bireylerde genetik faktör etkliyken, başka bireylerde çevresel ve kültürel etkilerin baskın olduğu saptanmış, bazı bireylerde ise eşcinsellik için geçerli neden bulunanamıştır. dolayısıyla araştırmalar sürmektedir. lakin bu araştırmaların ne amaçla sürdüğü ise başka bir tartışmanın konusudur. çünkü hepimiz farkındayız ki bireyler neden heteroseksüel olur diye araştırmalar yapılmamaktadır. dolayısıyla bu araştırmalara da kuşkuyla yaklaşılması yerinde olur.
bütün hastalıkların, iyi ve kötü karakter özelliklerinin, fiziksel her türlü özelliğin, alkolik olmanın bile genetik olabildiği bir dünyada eşcinselliğin genetik olmadığına beni kimse inandıramaz. tek merakım ailedeki diğer gayler kim. *
kişilerin neden hetero olduğu araştırılmamasında din etkili gibi duruyor fakat sunuda goz ardi etmemek lazim biyolojik acidan baktigimizda insan irkinin cogalabilmesi yani ureyebilmesi icin erkek ve disi bireye ihtiyaç duyulmaktadır. yani hetero insanlar nesillerini devam ettirebiliyorlar dogal olarak. sosyolojik boyutunu bir yana koyup bakarsak eger biyolojik acidan normal yaklasim olarak gozuken o oldugundan bilimadamları bu varoluşun sebebini araştırmak isterler ki bu normal olan bir durum. kotuye yormamakta yarar var
tahminlere göre genetik kabul ediliyor evet.
ancak bu işi cinselliğin bir statik değil de spektrum olduğu görüşüne uyarladığımızda, genetik bize sadece bir sınırlama sunuyor. -1 ve 1 arasındaki çizgi yönelimler olsa, genetiğimizde bize 0.1 ve 0.6 arasında sınırlama yapsa yine varacağımız nokta belirsiz bence. "yönelim değil tercih" olayına inanmıyorum, sonuçta doğduktan sonra oluşan bir yapı olsa da biz seçmiyoruz cinsleliğimizi, ama yaşadığımız olayların bizi etkilediğini düşünmek de çok yanlış değildir belki. (gerçi freud gibi düşününce fazlasıyla yanlış geliyor, o yüzden boşverelim.)
tabii ki genetik. ancak unutmayalım ki bu durum sadece siyah, beyaz ya da gri alanlardan oluşmuyor. çok boyutlu ve hakkında az biraz varsayımlarımız olan bir genetik dünyasından bahsediyoruz. bence gey geni diye bir şey yok sanırım eksik uzuv gibi doğal seleksiyonla falan elenebilecek. kimse eleyemez bizi! biz doğanın en güzel çocuklarıyız. istisna olmasaydı yaşam da olmazdı, buradan yola çıkarak biz olmasaydık yaşam da olmazdı hatta yıldızlar bile oluşamazdı.
genetik olduğunu düşünüyorum ben, ama tek yumurta ikizim var ve eşcinsel değil ve bunu açıklayamıyorum. sonuçta ikiz olduğumuz için genlerimiz neredeyse aynı ve bu durumda onun da eşcinsel olması gerekiyor. bende olup onda olmayan bir gen olabilir mi anlamıyorum. bununla birlikte ailede bildiğim başka lgbt bireyler mevcut.
psikososyal kuramcılara göre çocuğun anal dönemdeki yaşantıları onu eşcinsel olmaya iten sebeplerdenmiş.

kimilerine göre beyindeki salgılardan kadınsal olanının daha fazla salgılanmasıyla oluşabiliyormuş. kimilerine göre aynı şekilde hormonal olabiliyormuş. (bu kimileri bilim adamları efem). *

1974 yılına kadar eşcinsellik olgusu psikiyatri servislerinde tedavi edilmeye çalışılmış. çünkü bir tür sapkınlık ve fetişism olduğu, bunun da tedavi edilebileceği düşünülmüş. tabi dünya sağlık örgütü son noktayı koymuş. toplumunuzun normal kabul ettiği olgulara uymayanlar anormal değildir, hasta hiç değildir demiş. hastalıklı olan sizin beyninin deyivermiş(!).

bugün bildiğimiz şey ise sadece insanlarda değil, tüm memeli hayvanlarda eşcinsellik görülebilmekte. ancak bunun genetik mi, hormonal mi, yaşantı temelli mi yoksa doğuştan mı geldiği bir bilinmez. kimi toplumlar bunu kabul ederken her hangi bir birey muamelesi yapmakta; kimi toplumlar ise bu kişileri cezalandırmakta ve hatta ölüme mahkum etmekte.

edit: ek bilgi: sambia kabilesi, papua yeni gine'de eşcinsel temelli bir society durumunda. bir erkek ilk deneyimini bir erkekle, kadın da kadınla yaşamak mecburiyetinde. hatta katı hetero toplumlar dışlanmakta. dediğim gibi bulunduğunuz toplumun normal algısı başka bir toplumda anormal sayılabilir.