frame of mind

Durum: 90 - 0 - 0 - 0 - 29.11.2012 20:56

Puan: 2412 - Sözlük Kezbanı

12 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 5

hayvanlarda eşcinsel davranışlar

bir kültür oluşturmadıkları, dolayısıyla cinsiyetlere roller yüklemedikleri için homofobi gibi bir kavramla da baş etmek zorunda olmayan şanslı hayvanlardır. vakti zamanında bir doğa müzesinde eşcinsel hayvanlar üzerine bir sergi gezmiştim. serginin ismi "gökkuşağı hayvanları" idi. "eşcinsellik doğaya aykırı mı?" sorusuyla doğadaki yüzlerce türün arasındaki eşcinsel ilişkileri ortaya koyan bir sergiydi. eşcinsellik doğaya aykırı diyenlere de güzel bir kapaktı. o sergiyle ilgili bir yazı yazmıştım kaos gl sitesinde, sergiden alıntıların da olduğu. belki ilginizi çeker.

http://www.kaosgl.org/sayfa.php?id=2218

aslan burcu

eşcinselleri savunurken hetero olduğunu vurgulayan erkek

eşcinsel olsa çok büyük olasılıkla kendi hakkını savunamayacak insandır. çünkü bu savunmayı yaparken egemen cinsel yönelimden olmanın verdiği rahatlıktan faydalanmaktadır ve cümleye "ben bir heteroseksüel olarak..." diye başlayarak, iyi niyetli de olsa, egemeliğine vurgu yapıp lütufta bulunuyormuş izlenimi uyandıran insandır. öte yandan, eşcinselliği savunmak için illa ki eşcinsel olmak gerekmediğini bilse bile diğerlerinin bunu bilmediğini bildiğinden yanlış anlaşılmamak ve kendi poposunu kurtarmak adına bu vurguya gerek ancak yine de heteroseksüel olup eşcinsellerden nefret edenlerden kat be kat bilinçli ve iyi niyetli bir insandır. o yüzden hor görmemek gerekir.***

affedin beni

cemil ipekçi'nin hayatını anlattığı kitabının ismi. nasıldır, nedir bilmem ve cemil ipekçi'nin kararsız ve tutarsız açıklamalarının eşcinsellere bir hayrı olmadığını da düşünürüm ama kitabın tanıtım toplantısında "aşkın kimliği, cinsiyeti olmaz" diyerek benden bir artı puan aldı.

el yazısı çok kötü olan insan

hayatımıza bilgisayar girdiğinden bu yana sayısı hızla artmaktadır.*

kelayi

muhabbeti güzel, belli ki sözlükte seveni çok olan, sakin, güleryüzlü sözlük yazarı.**

dalyandeltasi

güler yüzlü, hoş sohbet, kıpır kıpır yazar kişisi.**

güzelliğin on par'etmez bu bendeki aşk olmasa

aşık veysel'in güzel, güzel olduğu kadar anlamlı türküsüdür.

aşk hiç biter mi

aşk hiç bitmez çünkü aşk insanın kendi içindedir. aşk, karşı tarafa duyulan bir şey değil, karşı tarafa verilen bir şeydir. bazen değeceğini düşündüğünüz birisine aşkınızı verirsiniz, yürümez de biterse; biten aşk değil, sadece o kişiyle olan ilişkinizdir. aşkınız sizde kalır, ta ki değeceğini düşündüğünüz başka birisi karşınıza çıkana kadar. eğer aşık olmadıysanız ya da bir süredir olmuyorsanız aşk bittiği için değildir, aşkınızı verecek birisi henüz karşınıza çıkmamış demektir.*

(bkz: güzelliğin on par'etmez bu bendeki aşk olmasa)

ankara

eğer üç dört yıl ve fazlası bir süre yaşadıysan çok büyük ihtimalle özleyeceğiniz şehirdir. çünkü ankara'yı sevmek vakit alır. kısa süreli kaldıysan "kurtuldum" dersin, benim gibi uzun süre yaşadıysan "özlüyorum" dersin zaman zaman. evet, ankara'yı sevmek zordur. gri gelir insana, hatta karanlık. oysa öyle değildir. işte bunu görebilmek için uzun süre yaşamak gerekir. önce nefret edersin, sonra alışmaya başlarsın, sonra ısınırsın ve sonunda seversin ankara'yı. çünkü kim ne derse desin ankara güzel şehirdir.

niyetim ankara'ya methiye düzmek değil. zira çok eksiği vardır ankara'nın da, her şehrin olduğu gibi. bir de gökçek gibi bir kusuru vardır ama bir türlü atıp kurtulamaz o kusurdan. her sene kaldırımları değişir, yol çalışması bitmez, yağmur yağdı mı su basar alt geçitleri, zaten alt geçitlerle delik deşiktir şehrin altı. ttafiği de vardır istanbul'dan az, izmir'den çok olmak üzere. alt yapı sorunu vardır, üst yapı sorunu vardır, zihniyet sorunu vardır ama yine de kendini rahat hissedersin ankara'da. güvende hissedersin. konur'da, karanfil'de aylak aylak gezersin, dost'a girer saatlerce kitaplara bakarsın, sonra çıkıp çay içersin, gelen geçeni izlersin. illa ki bir tanıdık görürsün, laflarsın. bir eylem görürsün durup alkışlarsın, slogan atarsın. üksel'de hep eylem vardır çünkü. çünkü ankara muhaliftir. sesini çıkarır, hakkını arar. yolda düşsen saniyesinde birileri koşar yanına. otobüste, minibüste sohbete başlarlar sizinle. kartın bitse üç dört kişi kartını uzatır sana.

evet, ankara özlenir, hele de benim gibi on iki yıl yaşadıysan daha çok özlenir. uzun süre bir şehirde kalınca ister istemez bir bağ kurarsın şehirle ve süre ne kadar uzun olursa o bağ da o kadar güçlü olur. evet ankara da özlenir, bunu ancak özleyenler bilir!*

pozitif ayrımcılık

kadınlara, engellilere bazen gençlere uygulanmasıyla sıkça karşılaşılan ancak yeşiller ve sol gelecek partisinin lgbt'lerin siyasete aktif olarak katılımlarını teşvik etmek ve desteklemek üzere % 5 kota uygulaması suretiyle artık lgbt'leri de kapsayan bir sistemdir.

gaydar

zaman içerisinde** daha iyi çalışıyor gibi görünse de aslında kafamızdaki şemalara ve stereotiplere bağlı bir algılama sistemidir. ancak kalıplar dışındaki insanlarla karşılaşıldığında şaşırır, ne yapacağını bilemez ve yanıltır. o yüzden giyim kuşam, saç şekli, konuşma biçimi, el kol hareketleri, tavırlar, sahip olunan zevkler ve beğeniler gibi şeylere bakılarak değil de göz teması ile en yakın ve doğru sonucu verir. sonuçta bakmak vardır, bakmak vardır.***

bademcik

varlığı da, yokluğu da dert olan lenf sisteminin dokusudur. varsa şişer; yutkunamazsınız, yediğinizden, içtiğinizden tat alamazsınız. yoksa sık sık faranjit olursunuz, yutkunamazsınız, yediğinizden, içtiğinizden tat alamasınız. *

tecavüz

bazı başlıklar vardır, ona yazarken bir değil, on kere düşünmek gerekir. çünkü bazı başlıklar harbiden taşak geçilecek konular değillerdir. bazı başlıklar vardır, tıpkı burada olduğu gibi, "erkek zihniyeti" ile yapılacak yorumları kaldırmaz, çünkü o zihniyet öyle kirlidir ki, her allahın günü, her yerde yaptığı gibi, pislikleri yeniden üretmeye, sıradanlaştırmaya ve normalleştirmeye devam eder. bazı şeylerin taşak geçilmeyeceği anlamak için illa ki yaşamak gerekmez, tıpkı bu başlık gibi.*

oidipus kompleksi

freud'un sahip olduğu ve belli olmasın diye herkese mal ederek ananomileştirdiği komplekstir. erkek çocuğun annesine aşırı sevgi duyması ve ilgi göstermesi ilgi ile birlikte annesini babasından kıskandığı döneme işaret eder. freud'a göre bu dönem, erkek çocuğun babasının kendisini hadım edeceği korkusuyla sona erer.*

bu kompleksin kız çocukları için olanı (bkz: elektra kompleksi)

balayı

geçmişte büyük olasılıkla, evlenen insanların birbirleriyle özel zaman geçirerek yakınlaşmaları, birbirlerini daha iyi tanımaları ve ilişkiyi güçlendirmeleri amacıyla evlilik sonrası ayrılan bir zaman dilimi iken şimdi evlilik sonrası tatil anlamına bürünmüştür ama genelde ay değil, hafta sonu, uzun hafta sonu, hadi bilemediniz bir hafta şeklinde yaşanmaktadır.* ayrıca henüz alınmamış bir sozluk yazarı nickidir.*

konak parkı

bu isimde var olmayan bir parktır.* konak meydanı diye geçer genelde ama meydanın bir parçası olan yeşil alanın ismi çok bilinmese ve kullanılmasa da tarihi kent parkıdır.**

siyah üçgen

ikinci dünya savaşı sırasında nazi kamplarında asosyalleri işaretlemek için kullanılan, sonraları lezbiyen ve feminist olmanın gurur ve dayanışmasının sembolü olarak benimsenen semboldür.

homoloji

"sansürcü" değil de "hassasiyeti olan" bir sözlüktü kendisi.* homofobik ve transfobik söylemle birlikte herhangi bir ayrımcılığa müsamaha göstermeyen, cinsiyetçi entryler girilmesinin, cinsiyetçi küfürler edilmesinin, faşizan, militarist, heteroseksist dil kullanılmasının hoşgörülmediği ve düşünülenin aksine politikanın çokça konuşulduğu ve kısıtlanmadığı bir sözlüktü. lgbt aktivizminin bir ayağı olarak da düşünüldüğü ve o şekilde işlediği için zaten kendisinin politik bir duruşu ve anlamı vardı. kapanmak zorunda kalması da daha önce de açıkladığım gibi çok kişisel bir sebepten ötürüdür.

gilbert baker

1978 yılında eşcinselliğin sembollerinden biri olan gökkuşağı bayrağını tasarlayan amerikalı sanatçı ve insan hakları aktivistidir.
  • /
  • 5
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 90

kardeşinin gay olduğunu öğrenmek

aslında öğrenmediğiniz zaten bir şekilde en başından beri tahmin ettiğiniz ama yine de yaşacağı sıkıntıları düşünerek dilemediğiniz bir şeydir. her iki tarafın da birbirini bilip bilmezden gelmesinin varacağı nokta ise gey olduklarını karşılıklı teyit etmeleridir. işte o andan sonra hele de kardeşiniz sizden yaşça epey küçükse ister istemez bir kollama ve koruma güdüsü içerisinde bulursunuz kendinizi. artık normalde hiç sorun etmeyeceğiniz bir saatte bile eve geç gelmesi sizi endişelendirmeye başlar, arkadaşlarının kim olduğunu öğrenmeye çalışan bir ebeveyn gibi davranmanıza neden olur. çünkü bilirsiniz ki dışarısı hiç de tekin değildir. yanlış şeyler yapmasından, yanlış kişilerle karşılaşmasından korkarsınız. bu sırada onun ergenliğinin verdiği asilikle sizin korumacı davranışlarınız kaçınılmaz olarak çatışır ve ipler bir süreliğine gerilir. ta ki biraz büyüyüp, deneyim sahibi olmaya başladıkça sizin korkularınızın ne olduğunu ve korkularınızda haklı olduğunuzu anlayana kadar. sonrasında kuşak farkı olsa da aranızda aynı dili konuşmaya başlarsınız ve işin keyifli yanı da bundan sonrasıdır zaten. çünkü sizi anlayabilecek en iyi kardeş eşcinsel bir kardeştir.

tecavüz

bazı başlıklar vardır, ona yazarken bir değil, on kere düşünmek gerekir. çünkü bazı başlıklar harbiden taşak geçilecek konular değillerdir. bazı başlıklar vardır, tıpkı burada olduğu gibi, "erkek zihniyeti" ile yapılacak yorumları kaldırmaz, çünkü o zihniyet öyle kirlidir ki, her allahın günü, her yerde yaptığı gibi, pislikleri yeniden üretmeye, sıradanlaştırmaya ve normalleştirmeye devam eder. bazı şeylerin taşak geçilmeyeceği anlamak için illa ki yaşamak gerekmez, tıpkı bu başlık gibi.*

lezbiyen barlarda sürekli kavga çıkması

toplumsal cinsiyet rollerini içselleştirmenin bir sonucudur. çok içki içebilmek, yanındaki kadını namusu olarak görmek, icabında onun için kavga etmek, dayılanmak, hişşt birader ayarı çekmek gibi "erkeklik" göstergesi abuklukların sahiplenilmesiyle ortaya çıkar ki, içine "erkeklik" kaçmış erkek kadar kadının da ne çekilmez ve gereksiz bir şey olduğunu göstermesi açısından ibretliktir.

gökkuşağı bayrağı

1978 yılında, san sransisco’lu bir sanatçı olan gilbert baker tarafından, aktivistlerin lgbt topluluğu için bir sembol çağrısına istinaden tasarlanan bayraktır. gilbert, “ırkların bayrağı” olarak bilinen 5 renkli bayraktan esinlenmiştir ve bayrağını sekiz renk olmak üzere tasarlamıştır: pembe, kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit ve menekşe. bu renkler sırasıyla şu değerleri temsil ediyordu: cinsiyet, hayat, sağlık, güneş, doğa, sanat, ahenk ve ruh.

baker, tasarladığı bayrağın seri üretimini yapmak üzere fabrikaya geldiğinde, “sıcak pembe” renginin mevcut olmadığını görünce bayrağı yedi renge düşürdü.

1978 yılı kasımında, şehrin ilk açık eşcinsel müfettişi harvey milk'in suikaste uğramasının ardından gey topluluğunun gücünü ve dayanışmasını ortaya koymak üzere bir gösteri düzenlemek isteyen eşcinseller, baker’in tasarladığı yeni bayrağı kullanmaya karar verdiler. bu arada çivit rengi, yürüyüşün yapılacağı yolun her iki tarafına eşit sayıda renk koyulabilmesi için bayraktan çıkarıldı. çok kısa bir süre sonra bu altı renk şeridi bir araya getirilip bugün popüler olan ve uluslararası bayrak kongresi tarafından tanınan gökkuşağı bayrağı oluşmuş oldu.***

anket başlıklar

iki gündür gördüğüm kadarıyla bazı anket başlıkları bazı sözlük yazarlarının abazalıklarının dışa vurumudur.
Henüz takip ettiği biri yok.