hastane kokusu

1 Entry Daha
kardeşimle giriştiğimiz ekmeğe gitme kavgası genellikle annemin 'sen erkeksin' sözüyle son bulduğundan, her sabah tekrarlanan bu işkenceyi kendimce hafifletmenin bir yolunu bulmuştum. köşedeki cimri bakkalın sigara kartonlarından kesip desteyle sattığı karneyle aldığımızdan ekmeği, her seferinde gizlice fazladan bir karne alıp yalvar yakar bir çikolata karşılığı bozdururdum. beklenmedik bir anda iki dişim birden sabaha karşı isyan bayrağı açıp ateşim tavana vurduğuna göre bu kirli ticareti uzun zaman sürdürmüş olmalıyım.

temizliğinden parlamasına rağmen beyazdan çok griye benzeyen uzun koridorun iki yanına sıralanmış plastik banklarda tanımadağım çocuklarla birlikte oturur, babalarının saçlarını karıştırdığı başka çocuklar ve o başka babalar birşeyler hakkında konuşurken onları izler, babamın hemen her dakika elindeki kağıtla doktorun kapısının üzerindeki panel arasında gidip gelen bakışları benim üzerime kaymasın diye dua ederdim. gel gelelim zaman bir türlü geçmezdi ve nedense bacaklarım hep biraz kaygısızdı. yukarı tarafta boynumu bile çevirmeden robot gibi kaskatı durmaya çalışırken bankın altında ayaklarım yerinde duramaz, bilmediğim şarkıların aheste başlayıp nefes nefese zirveye tırmanan ritimlerine ayak uydurur, kaygan zemin üzerinde tuhaf sesler çıkarırdı. şans eseri tanımadığım çocuklardan biri de bana pas atıp ritmime cevap verirse bacaklarım iyice coşar, babamın varlığı gölgeler içinde önemsizleşirken ayaklarım şarkıyı birakıp hayali ama gürültücü bir bandoya eşlik etmeye başlardı. hareketin etkisiyle dizlerim birbirinden ayrılıp oturduğum yerde bir yetişkin kadar yer kaplamaya yaklaştığım anda babamın varlığı bu münasebetsizliğe daha fazla katlanamayacakmış gibi aniden hareketlenir, o vakitler gözüme bir hayli büyük görünen eli yana doğru açılmış dizimi sert ama acıtmayan bir hareketle eski yerine getirirdi. babalarının yanında bir hayli kaygısız görünen çocuklardan biri bu hareketi fark etmiş midir diye göz ucuyla bakınır, sanki kendi isteğimle durmuşum gibi bir ayağımın ucunu birkaç kez belli belirsiz hareket ettirip oturduğum yerde küçülürdüm. o ana kadar başka çocuklar ve başka babalarla dolu olan zihnim boşalır, sessizlikle birlikte temiz ama gri koridorun boşluğunu ağır bir kokunun sardığını hissederdim.

koku, başından beri oradaydı. gazlı bezlerden ve ilaç şişelerinden süzülüp koridorları dolaşıyordu; benim çocuk zihnim o kokunun bulantısıyla başka babalar ve başka çocuklardan aşırma kısa neşe patlamlarını aynı anda barındıramayacak kadar ufaktı. biri gitmeden diğeri belirmezdi.
2 Entry Daha