içselleştirilmiş ırkçılık

habis bir ur gibi, karnında ölüp annesini zehirleyen fetüsler gibi, meyvenin tüm zehrini içine çekip ortaya kurulan çekirdeği gibi insanın içine yerleşen şey. en komiği de bunun eşcinsel bireylerde de görülmesi. ben her zaman bir eşcinseli bir heteroya göre daha fazla el üstünde tutar ve onun fikirlerini önemserim. hatta daha zeki olduğumuzdan en azından duygusal zekamızın çok daha yüksek olduğuna da eminim. ve bu zekayla ortadoğuda safkan bir ırkın olmadığını hepimizin piç tohumlar olduğunu bilmesini de beklerim. ancak ırkçı bir eşcinselin iran'da saçı açık kadınları kırbaçlayan peçeli yaratıklardan bir farkı yok. benim gözümde bir değeri de yok. bu eşcinsellerin bizim savaşımızın ötelenen herkesle beraber ilerleyeceğini ve aksi halde böl parçala yutun en hafif lokması olduğumuzu fark etmelerini dilerim.

başkalarına "eşcinsel hareketin parçası olamazsınız" diyen ırkçı yazar, sen o kenarından fışkıran koca ve kirli parçayı törpülemeden hiçbir puzzle'ın eksik parçası olamaz, orayı dolduramaz, boşluğa oturamazsın. bir de öğretmenmişsin, yazık, umarım çocuklar meyvenden faydalanırken tohumuna denk gelince durmayı bilir ve içlerine zehrini salmana izin vermezler, sen kötü bir herifsin.
aklıma "belirli ahlak kurallarının ta bebeklikten içimize kodlandığı"nı kanıtlayan şu bebek deneyi geldi: