kırılan kemiklerin çıtırtısı

ümit manay şiiridir.

doğduğum evin hemen yanıbaşında
oyuncaklarımı sakladığım o siyah kutuyu
büyük bir çukur açıp
gömdüm teker teker.
önce bebeğin bir kolunu
sonra bacağını
ve ardından kafasını bedeninden ayırıp
başka bir çukura gömdüm.
eğer beş farklı organı beş farklı çukura gömersen
istediğin bir şey gerçek olur dediler.
mutluluk istiyordum
babamın suratıma patlayan tokadını değil…
elleri taş kesilsin
kemikleri çıtır çıtır kırılsın istiyordum.
korkuyordum da bir yandan
babam olmazsa anneme kim bakacaktı?


biraz daha büyüdüğümde
kuran kursuna yolladılar beni
neden o kitabı okumak zorunda olduğumu bilmiyordum
çünkü ben musalla taşlarını
doru bir at sanıyordum
bu yüzden ellerime sopayla vurdu imam
o gün imamlardan da nefret ettim
ve yeniden dua ettim
allah bu imamın elindeki sopayı
kafasına vura vura öldürsün!


misafir çocuklarını hiç sevemedim
o yüzden hemen büyümek istedim.
annemin yaptığı kurabiyeleri
kedilere verdim
beğenmediler
sonra televizyonda afrikalı çocukları gördüm
anne dedim kurabiye sevmem ben
onlara yollasak?
annem “afrika çok uzak” dedi
nasıl yollarız
allah onlara yardım etsin diyip işine geri döndü


bakkala giderken ölür çocuklar dedi
mahallenin delisi ayten
ağzında hep bir sigara
içmiyor
sanki yiyordu onu
biri bitmeden diğerini yakar
mahallenin kedileriyle uyurdu.
ben çok severdim ayten’i
yıl bin dokuz yüz seksen iki
bir hücrenin içindeyim
polis her cop vuruşunda ağzımdan kan geliyor
her kırılan kemiğin çıtırtısı kendi kulaklarımda
ağzımla yüzüm yer değiştirmiş durumda.
ne annem var oğlum yapma diyen
ne de ayten’in kahkahasını duyuyorum
her vurduklarında parçalara ayrılıyorum.
bu hücrenin içine
milim milim her et parçamla karışıyorum.

http://homojen.ayisozluk.com/kirilan-kemiklerin-citirtisi/