kış uykusu

ayıların 6 ay perhize girip ne bar, ne profil sitesine uğramadan adeta aseksüel biçimde geçirdiği zaman dilimi. ne mutlu.
(bkz: depresyon)a giren insannlardada görülebilir bu uyku tarzı. 23 saat uyuyup, kalan 1 saate sigara, yemek, sigara, sindirim ve sigara ihtiyaçlarını sıkıştırıp uykuya devam edilebilir.
en sevdiğim hayvanın en sevdiğim yönü. diğeri de penislerinin kemikli olması.
bazı canlıların soğuk ve elverişsiz hava şartlarında yaşamlarının kısmen durmasıdır.

sadece ayılar kış uykusuna yatmazlar.

(bkz: kış uykusuna yatan hayvanlar)
benim de yattığım uyku. sonbaharla birlikte gelen cansıkıntısı bahara kadar sürüyor. baharla birlikte çiçek gibi açıyorum. sırf bu özelliğimden dolayı ekvatora filan yerleşebilirim ileride. çünkü yılın büyük bir kısmını verimsiz geçiriyorum. (bkz: mevsimsel depresyon)
izlenecek filmler listelerine girmesi gereken ve acilen izlenmelidir dediğim film.
cannes'da yapılan basın toplantısında filme neden bu kadar değer verildiğini bir nebze anlamak mümkündür. bu toplantıdaki en öenmli noktalar ise; 200 saatlik görüntü içerisinde 3 saatlik bu filmi çıkartılması, aynı sahneyi defalarca farklı üslüplarla çekerek geliştirmenin ve daha sonra en uygun etkide olanının kullanılmasıdır. aynı zamanda film 2 yıl önce yani 2012 kışında çekilmiştir. bunun dışında filmin bir tiyatro disiplininde çekildiği anlaşılmaktadır. söyleşide de görüleceği gibi 2 saat kamera durmadan ezbere oynanan çekimler yapılmıştır. bunlarda bize film için fazlasıyla titiz çalışıldığının bir göstermektedir.

sözyleşinin en dikkat çekici anlarından biri de filmin türkiyedeki politik yapıyı açıklayıp, açıklamadığı idi. bu konuda nuri bilge ceylan'ın yanıtı çok can alıcıdır.

"... sanatçının görevi gazeteciden öte güncel olayların toplumun farkında olmasını saylamaktan öte, daha başka bir şey olmalı bence. yani o kültüre yeni bir anlayış enjekte etmek gibi. mesela demin başladığım sözü bitireyim. japonyada söz gelimi ufak bir olayda insan istifa ederken türkiyede etmiyor. yani çok daha büyük olaylarda hiç kimsenin istifa ettiğini görmüyoruz. eğer sanat aracılığı ile biz bu kültürün içine onur , gurur , utanma duygusu gibi duyguları enjekte edebilirsek, yani insanların utanma eşiklerini düşürebilirsek bir yerde başka bir değişle bunlar olacaktır. yani daha çok böyle bir şeye hizmet etmek zorunda durumunda. yoksa bir olayda suçluları bulmak ya da bu olayın insanların duymasını sağlamak... bu daha çok gazetecilerin yapması gerekn bir şey gibi geliyor bana. tamam sanatçı da yapabilir yani bu da işe yarar da, öbürü daha önemli geliyor bana. yani insanların ruhuna sızmak bir şekilde sanat yoluyla. çünkü sanattan başka bir şey yapamıyor bunu kolay kolay. kendi zayıf taraflarımızla yüzleşmek mesela. bu da bizim kültürümüzde pek yaygın bir şey değildir. insanın kendini kandırması daha kolaydır doğuda , doğulu toplumlarda. "

basta haluk bilginer olmak uzere neredeyse tum oyuncularinin dokturdugu film (melisa sozeni ayri tutuyorum, bence repliklerinin hakkini verememis). ozellikle aydin'in gerildigi sahneler (nihal'i telefonla arayip kahveye davet ettigi, necla ile olan uzun tartismasi vb) bana duyguyu cok iyi verdi... ama yine de en begendigim ismail'in nihal'den aldigi paralari somineye attigi sahneydi. disaridaki kar sogugunu, sominenin sicagini, nihal'in icinin gidisini, ismail'in inadini hep bir anda hissettiriyor izleyiciye. cok iyi sahneydi lan...
nuri bilge ceylan'ın görüntüyü ön planda tutup senaryo ve diyalogları geri planda bıraktığı önceki filmlerine nazaran iki dinamiğe de eşit mesafede duran ilk filmi. uzun yıllardır süre gelen nbc sinemasına dair senaryo yetersizliği ve diyalogların az olması tartışmaları kış uykusu ile bir nebze de olsa azaldı. en azından senaryoyu filmin en önemli dinamiği olarak gören sinema akademisyenleri açısından...
”karşımızdakini olduğu gibi görmeyip onu tanrılaştırmak, sonra da sanki böyle bir tanrı olabilirmiş de olmuyormuş diye ona kızmak.”
— kış uykusu, nuri bilge ceylan (2014)