mezbahaların duvarları camdan olsaydı

dünyaya geliyorum. birilerinin lüks lokantalarında, parıldayan masalarındaki menülerinin bir milyon tanesinde yer alıyorum. evlere dağıtılan buzdolabı mıknatısları bile benim şeklimde ve insanlar bunu görmüyor.
her gün benim gibi milyon tanesi ölüyor. her gün sırf birilerinin ağzı tatlansın, karnı doysun diye ölüyorum. sanki sadece hormonlarla büyüyüp ölmek için gelmişim gibi. çocuğum oluyor. ne ona sütümü verebiliyorum ne de bir daha onu görebiliyorum. memelerime dayadıkları korkunç aletler her gün beni daha da kötü hale getiriyor.
bazılarının bir günü var. o gün her allahın kulu öldürüyor beni. sanki her gün öldürüldüğüm yetmiyormuş gibi. insanlar görüyor beni, öldürüyorlar canlı canlı. insanlar ne yediklerinin farkında değil. yolda gördükleri hayvanlara kıyamazken beni niçin bir besin olarak görürler ki? hayvan kategorisine bile girmiyorum. beni ancak restorant menülerinde görebilirsiniz.
kan revan her yer. eminim mezbahaların duvarları camdan olsaydı siz de anlardınız ne demek olduğunu bunun. köpekleri yiyorlarmış, öldürüyorlarmış. izleyemiyorsunuz bile değil mi? korkmayın çok uzakta değiller. bizler de aynı şekilde ölüyoruz.

ne güzel varlıktır insan. her şey ayaklarının altında. onun için kesilen bir ton ağaçlar, onun için kesilen bir çok can, onun için yapılan her bir yol.

peki ya biz?