o an

5 dakika sonra yağmurdan ıslanmış şapşal haliyle kapıyı açtı kocaman cüssesiyle arabanın arka koltuğuna yanıma oturdu arabanın yan dönmediğine dua ettim acaba ön koltuktaki melek yüzlü arkadaşı ve sürüş konusunda biraz acemi olan arkadaşının annesine rezil olmuşmuyduk? ben bu salak saçma şeyleri düşünüp hafif de buğulanan camdan dışarı bakıp buğulu camdan yağmur damlalarının teker teker firarını izlerken araba çalıştı yol alıyoruz. ‘ellerim buz tuttu çok üşüdüm’ dedi ve elime yapıştı dikiz aynasından gelen bakışlardan korunmak için sırt çantasını sıkı sıkı kenetlediğimiz elimizin üzerine adeta bir zırh gibi koydu.yol boyu inene kadar bırakmadık, kalbim bana hiç böyle davranmamıştı sanırım koza içindeki tırtıllar sonunda kelebek olup vücudumun içinde özgürce kanat çarpıyorlardı.müthişti.ve sonunda yol bitti kafeye oturmak için arabadan inerken eli elime hala uhu ile yapıştırılmış gibi kenetliydi ama bir fark vardı ellerini ısıtmıştım, o ıslak ve soğuk elleri artık sıcacıktı.sırt çantasının ardında saklanan ellerimizi ayırdık melek yüzlü kızın annesine teşekkürlerimizi sunup arabadan indik ve yine yapmacık, baskıcı ve iğrenç insanların bulunduğu özgürlüğün kısıtlandığı yeryüzüne ayak basıp ıslanarak bir şey olmamış gibi birbirimize tebessüm ederek yürümeye devam ettik...
o an: 28 ekim 23:40