panait istrati

zeze'den sonra tanıştığım bir kaç roman kahramanı hayatımda etkisini sürdürmeyi başardı. bu yüzden artık daha çok roman kahramanları üzerinden bir kitabı okumanın daha etkileyici olduğuna kanaat getirdim. en son okuduğum bu romanı, aslında tanımadığım bir arkadaşın önerisiyle okudum, iyiki de okumuşum. romandan alıntılar ile...

"adrian, hayatı nasıl anladığını annesine açıklamaya bir hayli çalışmıştı ama boşuna : edebiyatı ve güzel sanatları sevmek; yeryüzünün güzelliklerini tatmak; insanları ezenlerin saflarında yer almamak; onun için de maddi bakımdan azla yetinmek; doğruluktan ayrılmamak; insanlarla kardeşçe geçinmek; iyi bir arkadaşa bağlanmak; çevresine elinden geldiğince iyilik yapmak..."

bir kitaba bu cümlelerle başlamak çok klişe gelecekti okuyana ama bir klişeden daha çok şey ifade ettiğini kitabı okumayı bitirince anlayacaktı okuyucu...

"kime söylemeli bunu? sesimi duyup beni anlayacak dost nerede? yoksa ben dengesiz biri miyim?"

cevap gecikmedi :
"yaradanın kalbimize doldurduğu duygular arasında dostluk en az açıklayabildiğimiz ve insanı hayvandan ayıran tek duygudur. yalnız köpeği ayrı tutalım, çünkü bu hayvan karşılıksız sevgi duygusuna bazen sahibinin ölümünden sonra yaşamayacak kadar, özveriye fedakarlığa varan bir derecede sahiptir."

mihail, gözlerinin içine bakarak:
-... deli misiniz siz? dedi. sizi tanımıyorum, dedi.
- hala tanımıyor musunuz beni?
- nasıl "hala"? sizi hiç tanımıyorum...insan bir saatte tanınmaz.

adrian üzgün üzgün boynunu büktü:
-yazık! bense hiç olmazsa bir insanı sevmek için zamanın önemi olmadığını sanıyordum.
-evet ama, bir insanı sevmek için ilkin onu tanımak gerekir.
-tam tersini söylemeli: bir insanı tanıyabilmek için ilkin onu sevmek gerek. ilgilendiğimiz insanlar bize kendilerini sevdirirler, böylece onları tanımamıza olanak verirler. bütün kalpleri açan ancak sevgidir bence.

mihail, sıcak bir ilgiyle adrian'ı süzdü, sonra,birdenbire, nefes nefese sordu:
- kim öğretti size bu lafları?
- kimse.
- nerede okudunuz?
- her şeyden önce kalbimde.

merakla çevirdiğim her sayfada birinin, birilerinin izlerini, kokusunu arar gibiydim. okudukça yalnızlaştığımın farkına varsamda...