patlıcanı okşamak

3 Entry Daha
bir kedi alıyorum. kedi sıkıntıdan obez oluyor. dismorfik bir kaplana dönüşüyor. gürbüz bir hayvan hayal edin, kallavi. 30'lü yaşlarına gelmiş kedili kadın oluyorum ve hayatımı da bu minvalde tekrar düzenliyorum. sosyal bir varlığa dönüşüyorum. belki ispanyolca kursuna da gidiyorum. pek az tanıdığım insanlarla vakit geçirmek adına sosyalleşiyorum. defalarca yapılan konuşmaları orada da devam ettiriyorum. anla işte mainstream... civanla sinemaya gidiyorum. sinema sonrası flörtöz olduğumdan eve bir kahve içmeye davet ediyorum. minimalist kahve kupalarına kahveyi, hi-tec müzik setime chill out cd’yi koyuyorum. insan evladın vasat esprilerine ahaha diye gülüyorum. her şey çok yolunda. haneke'nin burjuva ahlakını nasıl güzel irdelediğinden dem vuruyoruz. daralmıyorum, ilgiyle dinliyorum. kedi odaya giriyor. hemen kediyi kavrıyorum ve kucağıma yerleştiriyorum. arzuyla kediyi okşarken bir yandan modern, ilerici söylemlerden birini terennüm ediyorum. sessizlik oluyor. işte o an “yandan yedim ama yıkılmadım hüznü” temalı bakışı gözüme yerleştiriyorum. kediyi okşama şiddetimi artırıyorum. beklenen soru geliyor:

-kedinin adı ne?
-patlıcan.

zaman kaybetmeden, gözlerinin içine baka baka ekliyorum:

-patlıcanı biraz okşamak ister misin?