pazar ve yalnızlık

rüyaların, umutların ve hatta hayallerin tükendiği yerde başlar yalnızlık. istemediğin yüzlerle uyanırsın yeni güne, sevmediğin parçaları dinlersin radyoda, izlemediğin televizyon programlarına tutuklu kalırsın, telefonlar çalmaz, çalsada iletişim kopukluğu yaşarsın zaten, eskisinden daha çok sigara tüketmeye, şişeleri atmak için büyük çöp poşetleri almaya başlarsın, yalnızlık ıssız kalmak gibi birşey olur, zaman geçer kimseyi kaldıramaz olursun, yaşam içerisinde ki hiç birşeye sabrının kalmadığını anlarsın, dünya dönmeye devam eder ertesi gün, sonra ki gün, önümüzde ki hafta, gelecek ay... hep aynıdır. uykun ne kadar gelirse gelsin kovarsın ruhundan, yalnız uyumak zor gelir, soğuktur , üşürsün. sanki bütün evren sana cephe almış gibi kaçarsın insanlardan, yerli yersiz ağlarsın,gülersin. "nasıl gidiyor hayat" sorularına kıl olmaya başlarsın , ağzının ucuyla "iyi" der geçersin. gündeme biraz bakıyım dersin, canın sıkılır, "noluyor lan bu dünyaya" dersin, başkalarının acılarına ortak olmaya çalışırsın beceremezsin, zor gelir. sözler verirsin kendine "bu pazar güzel bir kahvaltı yapacağım" diye, uyandığında hoca ikindiyi okuyacak nerdeyse, vazgeçersin. ayılmak için bir kahve yaparsın, ve iliklerine kadar yalnız olduğunu hatırlarsın. ayakların üşüdğünde "çorabını giy oğlum" diyen bir annenin olmaması gibi birşeydir yalnızlık. ruhunu ve sadakatini bir yerlerde unutmaktır. arayışlara son vermektir. nefes alıp verirken kabir azabı çekmektir.ölümsüzmüş gibi yaşamaktır ... ! (alıntı)
6 Entry Daha