penceresiz kaldım anne

ben 11 yaşındayken güzeller güzeli bir kaktüsümüz vardı. kaktüsü ellemeye korkuyordum. çünkü dikenleri elime batabilirdi. kocamanlardı. yine de bu kaktüsü çok seviyordum. geceleri çok güzel, kocaman çiçekler açardı, beyaz beyaz. bu çiçekler çok güzel kokardı. bulunduğu yer olan balkonu mükemmel koku sarardı hep. gündüz yine kapanacağını bildiğim için sürekli koklardım çiçeklerini. sonra bu kaktüse ne oldu bilmiyorum. belki de öldü. bütün hayallerimiz gibi. şimdi bu şarkıyı gece dinlerken bir kısmı aklıma geldi. şöyle diyor:

hani benim sevincim
akvaryumum kanaryam
üstüne titrediğim kaktüs çiçeğim
aldılar kitaplarımı sorgusuz

akvaryumdaki balıklar öldü. kanaryam yoktu, muhabbet kuşum ve horozum vardı. ikisi de öldü. bunlar normal şeyler. ama ahmet kaya'nın kaktüs çiçeğinden bahsetmesi çok şaşırttı ve duygulandırdı. demek ki kaktüs çiçeğine düşkün olan bir ben değilmişim.

bu kadar güzel bir canlıya düşkün olunmaz mı zaten?