procrastination

belli bir sürede yapılması gereken bir iş/aktivite/görevin yapılamaması durumu. o sırada o iş dışında herşey deli gibi çekici gelir. örneğin ders çalışılması durumu söz konusudur. oda toparlanır, yemek yenir, kahve içilir, hiç konuşulmayan tiplerle iletişim kurulur, 31 çekilmezse olmaz, kitap okunur, masa düzenlenir, çalışmaya başlamadan önce motive edici müzik açılır ve o sırada yorgunluktan uyuya kalınır.
öyle bir olaydır ki bu, kişinin tüm planlarını altüst eder adeta. herkeste az çok bulunmasına rağmen eğer bunu hayat tarzı haline getirirseniz sıçarsınız.
nam-ı diğer erteleme hastalığı.

şu bir-iki gündür mal gibi sözlüğe sarmamın sebebi durum. tatildeyim ama yapmam gereken işler var ve onun yerine evde oturup aklıma gelen şeyleri buraya yazıyorum falan. çıkıp kafamı toplayabileceğim başka bir yere gitmek lazım, başka türlü beceremeyeceğim.
o kadar da kötü birşey değildir. hayattan daha fazla keyif almanızı ve deadline geldiği zaman performans ve yaratıcılığın dibine vurmanızı sağlar.