puslu kıtalar atlası

ihsan oktay anar'ın çok çok güzel kitabı.

"...düşünüyorum, öyleyse varım. oldukça makul. fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: düşünen bir adamı düşünüyorum. düşündüğümü bildiğim için ben varım. düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da var olduğunu biliyorum. böylece o da benim kadar gerçek oluyor. bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor: düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum. öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor. o gerçek, ben ise düş oluyorum...

..dünya bir düştür. evet, dünya... ah! evet, dünya bir masaldır."
henüz elime geçmeyen ama okumayı çok istediğim kitap. her ne kadar okumasam da yazarın sürükleyici fakat ağdalı bir dile sahip olduğunu duymuştum. lezzet olarak elif şafak'ın pinhana benziyormuş.
dil kullanımının enfes olduğuna yönelik duyumlar aldığım, merak ettiğim kitap.
eğer fazla film izlememişseniz, popüler kültür iliklerinize işlememişse, tarih merakınız da yoksa bu kitap size enteresan gelebilir.

onun dışında dönüp duran aynı cümleler, birkaç filme fazlasıyla benzeyen olaylar, mecralar. elbette bir nobel alamaz.
enfes, gizemli, öğretici, masalsı, tarih kokan ve merak kışkırtan çoook hoş bir roman.
bu adam bu kadar şeyi nerden biliyor dedirten, insanın sınrlarını alamanın mümkün olmadığını gösteren şahane kitap
muhtemelen okuduğum açık ara en güzel türkçe kitaplardan biri. yazarın tüm kitaplarını okudum şu ana kadar çıkan, hepsi muhteşem ancak puslu kıtalar atlası bir başka güzel nedense.
geç de olsa okuma zevkini tattığım, "boşluğun kendisine tapanlara inat, düşlere inananların kutsal kitabı"..

edit : ilban ertem çizgileriyle masalsı bir çizgi romana da dönüşmüştür.