sessiz toplum

ne kadar güzeldir sesi kesilebilmiş halk, itiraz etmez, varsa yoksa itaat, tam politikacılar için biçilmiş kaftan. aslında hiç sorunları yokmuş gibi davranmayı başarmaları taktire şayan. hatta o kadar sessiz olman arzulanır ki; kadınlar çalışmasın/dışarı çıkmasın/çocuk doğursun ama hamileliğini de evinde yaşasın, eşcinseller öldürülsün ama anılmasın, tecavüze uğrasın ama kendisinin istediğini kabul etsin, bunlara layık görülmezse de kendini aseksüel moduna alıp evinde beklesin, doğa katledilirken ses çıkarılmasın, doğa üstü izole yaşam alanlarının keyfini sürsünler. yani bir düşün, sessizlikte istikrar var, kurallar var, yasaklar var, yine her şeyi dört duvar arasında halledebilme imkanı var. yasak ne ayol diyenlere inat, sana da bu yakışır; sinsilik.
bu toplumun üzerinden 12 eylül dozeri geçti...
o dozer, toplumun solunu ve soluğunu kesti...
ülkede, demokratik bir toplum yerine, devletin, askerin, polisin ve islamiyetin kutsandığı, yarı-monarşik bir siyasal sisteme ve yarı-köle bir seçmen kitlesine geri dönüş yapıldı...

ve inanılmaz bir biçimde, bu güdük ve kimliksiz toplumun bir bölümü, gezi direnişi ile hala nefes alıp devlete yön verebileceğini gösterebilmişti...
o direnişe katılmayanların hala anlayamadığı ve anlayamayacağı gerçek demokratik bir katılımla kurumlara ve devlete uyarı görevini yerine getirebilmişti...
şimdi yine, aynı suskunluk ve tepkisizlik ve yılgınlık ve umutsuzluk ve belirsizlik...
şu an tam olarak yaşadığımız dönemi tarif eden toplum. atatürk boşuna uğraşmış bence, ben olsam "ne haliniz varsa görün amk" derdim bu topluma.
belli bir notkada hayatta kalma içgüdüsünün ve "durağan" status quo'yu bozmak istememenin de etkisi vardır bu sessizlikte. çünkü konuşmak bildiğin sırtına hedef tahtası koydurmak gibi.
daha çok sessiz çoğunluk denir ve bu kitle genelde türk, sünni kesimdir, kökleride seksenlerden çok daha öncesine dayanır, osmanlının tebaasıdırlar, genel olarak ilginç bir şekilde azınlıklar daha dinamiktir ve seslerini çıkarırlar, bu durumdan osmanlı döneminde abdülhamit bile hem şikayetçiydi hem de bu duruma şaşıyordu