başlangıcın ve bitişin olmadığı bir yerde, göklerin üzerinde, yerlerin dibindeyim. gözyaşlarına yakın, kahkahaların çok yanında, acıların azıcık gerisi mutluluğun tersi yönündeyim.
uzaklardan gelmiş bir peri, gökyüzüne uzanmış bir elim.ayaklarında gözleri olmayan, gözlerinde ışıklar sönmüş bir evim.
sevmek üzerine düşünedurmuşken, feridun abinin sözleriyle yanmış kül olmuş anka misali küllerimden doğmuş gibiyim. fakat farklı olan tek şey tecrübe sahibi olarak ilerlemeye devam etmem. ilermek derken nereye gittiğimi bildemeden ilerlemek
geziyorum tozuyorum gülüyorum bir robot olarak
sahte gülücükler fırlatıyorum, yakışıklı çocukları süzüyorum ,içimden laf atıyorum falan
aşklara inanmış bir ruhun can çekişleri bunlar sanırım
çarmağa gerilmişimde her aşk bir çivi, birer birer çivileniyormuşum gibi
her aşk için bir bilek
her aşk için can çekiş
son kalan bileğim üzerine düşünüp son direniş üzerine yoğunlaşmışken, beklemediğim bir yerden yiyorum darbeyi
beklemediğim gözler, beklemediğim dokunuşlar üzerinden hançerleniyorum
feda edecek başka bileğimin kalmaması üzücümü sevindiricimi bilmezken kanlar içinde pozlar veriyorum makinelere
. kanlar içindeki bileklerimle gülümsüyorum, başımı kaldırıp birde böyle çekin diyorum
kanlarım akarken, akmıyormuş gibi yapıp annemi kandırmaya çalışıyorum
görmesin annem
her çarmığa gerilen ulu sayılmıyor tabi
benim gibi varoş mahallelerde seyirci önüne çıkıp çöplük üstü muhabbetlere konu olanlar hayli fazla
fikirlerim hiç ölmezdi oysa, çünkü fikirler ölmezdi
keşke hayallerim ölmeseydide fikirlerim sonsuz boşlukta sönmüş bir yıldız olarak dolaşsaydı
başına buyruk, halden uzak
hayallerimi kurtarmak için bir umudum olsaydı başımı verseydim o umut için
anka kuşu olabilmişken uçamamak pek bir zor
. zincire vurulmuş kuşlar hüznün sembolleridir
sembol olmak istememiştim
sadece ben olmak istemiştim
sevmek istemiştim sadece
pervaneler gibi kor alevlerde dönmekte istememiştim
inandığım değerler yine çok uzaktalar, sessiz beni duymaktan kendilerini çevirmiş