sevildiğine hiçbir zaman inanmamak

yukarıda bahsedildiği gibi özgüvenle ilgili bir durum olabilir, fakat ben sevildiğine inanan birindense inanmayan biriyle takılmayı tercih ederim. sevildiğine inanan birisi enerjimi hüp diye çeker, yorar. sevildiğine inanan birisiyle takılmamın bazı kriterleri var, ama onları burada söylersem rtük kapar sözlüğü annem *.

ayrıca, it's gay world hunty. tamam straight olmanın da kendine özgü dertleri var, ama bu feyk sevgi ve euphoria durumu eminim ki bizde daha fazla. birisinin beni sevdiğine asla inanmamamın temel sebebi de bu olabilir (bkz:eşcinsellerde görülen kişilik bozuklukları). hazır olun genelleme geliyor: tecrübe ettiğim kadarıyla-kendimi hariç tutacağım, meclisten dışarı da değil- gey bireyler o kadar sevgiye (yersen) aç ki 2.görüşmenizde sevildiğine inanma durumu gerçekleşebiliyor. örnek; ben seninle konuşup kendi irademle çaya çıkmışım, poker face olduğum ve duygularımı ifade edemediğim için seni sevmeye başladığımı sanıyorsun, seninle ilgili bir şeyler söylememi istiyorsun, hayvan gibi şey yapıyorsun, e bi dur amk. yıllardır (yani 3-4 yıldır dolap dışındayım ama olsun) hayret ettiğim şeylerden biri de budur mesela-3 kere falan başıma geldi galiba bu durum, ama yüzdeye vurursak yüksek çıkar bayağı aslkjdals (bkz:social piranha). diğer ihtimal de bana bu tip kişiler denk gelmiş olması. bilemiyorum.

sevgi ve ilişki konusunda paranoyak ve klinik depresyona meyilli biri olarak kapanışı miss tuğba ekinci'den bir alıntıyla yapmak isterim: içimden bi ses hadi kızım diyor, kalk kalk gidelim yürü kızım diyor., hiç kimseye de yok lüzum diyor.