sosyalist ebt hareketinin onur yürüyüşüne gitmeyin çağrısı

sosyalist ebt hareketinin, onur yürüyüşlerinin karnaval havasında geçmesinden rahatsız olup, yurdum homolarına yapmış bulundukları çağrıdır efendim.

yıl 2010. yine güzel, yine güneşli bir onur yürüyüşü günü. o sene onur yürüyüşüne sosyalist bir grupla katılmaya karar vermişim. her şey iyi başlıyor. beraber katıldığım grup lgbtqi temalı sloganları, kendi ideolojilerine uyarlamış atıyor. 'atsınlar' diyorum,' çeşit iyidir, renktir, candır.' sonra yürüyüş başlıyor. istiklal'e doğru ilerliyoruz. biraz gittikten sonra, gruptan birisi 'arkadaşlar toplanın.' diyor. önlerde birini gösterip 'şuradan kıvrılıp en öne geçeceğiz.' diye direktif veriyor. neden böyle bir şey yaptığımıza anlam veremiyorum. ancak garip bir sürü psikolojisiyle en arkadan takip ediyorum onları. insanları ite kaka ilerliyorlar. insanlar birbirlerini acı çekmeden sevebilsin diye gerçekleştirilen bir yürüyüşte, insanları itip kakıyorlar. evet yapıyorlar bunu. hem de bile isteye ve bunun en doğal hakları olduğunu düşünerek. sonunda amaçlarına ulaşıp en öne geçiyorlar ve nihai amaçlarını da gerçekleştirip bağlı oldukları küçük partinin bayrağını açıyorlar. bu olay bana 'arkadaş hatırı için çiğ tavuk bile yenir.' atasözünün, insanı bazen nasıl büyük utançlara sürükleyebileceğini öğretmiştir. başka şeyler de öğretmiştir, ancak genelleme yapmış olmamak adına, bunlardan bahsetmeyeceğim.

ben renkleri çok seviyorum. hatta ak partili lgbtqi'ler fikrine bile çok sıcak bakmıştım, ne yalan söyleyeyim. kaldı ki lgbtqi hareketi renkleri kaldırabilecek bir harekettir; çünkü bir ideoloji değildir. fakat ideolojiler öyle değiller. renk kaldıramazlar. çünkü her ideolojinin bir rengi vardır ve varoluşunu o renk simgeler. o renk ortadan kalktığında başka hiçbir şeyi kalmaz. bence sorun burada başlıyor. sosyalist ebt hareketi tam da bu sebepten baştan sakat bir fikirdi zaten. çünkü onlar onur yürüyüşüne önce bir gey, bir lezbiyen, bir transseksüel, bir biseksüel olarak gelmiyorlar. önce bir sosyalist olarak geliyorlar. bir başlık altında gelişleri. oysa bireysel olarak gelseler, önce lgbtqi bir birey, sonra sosyalist bir lgbtqi birey olarak gelecekler. o zaman da bu denli rahat bir biçimde 'onur yürüyüşüne katılmayın.' gibi bir çağrıda bulunamayacaklar.

bir de tabi onur yürüyüşünden ne anladığın, ne beklediğin çok önemli. ben onur yürüyüşüne ilk kez 2006'da katıldım. o sene taş çatlasın 200-250 kişi ancak vardı. ama o 200-250 kişiyi bir arada görmek, 18 yaşında, eşcinsel olduğu için ailesini kaybetmiş, kendini bu dünyada yapayalnız sanan küçük bir lezbiyen kadın için o kadar değerliydi, o kadar motive ediciydi, o kadar güç vericiydi ki... bu gün 26.5 yaşındayım. artık 1.000.000 homoyu bir arada görsem bir şey hissetmem. çünkü varız biliyorum. fakat hala kendini bu dünyada tek zanneden, diğerlerini sanal alemden başka bir yerde hayal dahi edemeyen, bir dünya minik homo var. onur yürüyüşü ister milli yas havasında geçsin ister karnaval; hal böyleyken 'onur yürüyüşüne gitmeyin.' gibi bir çağrıda bulunmak nasıl kocaman bir bencillik, nasıl korkunç bir gaflettir!

sosyalist ebt hareketi, bizimle değılsın...