söz vermek

insan hayatı genel olarak başkalarını mutlu etme, bekleneni sergileme üzerine kurulu sözlerin verilmesiyle örülüdür. bu da insanın sırtına her fırsatta yeni yükler yükleyerek ilerlemesi anlamına gelir ki; kişi hem kendine olan saygısını kaybeder hem de kendi mutluluklarını, beklentilerini ertelemek zorunda kalır.

doğumdan sonraki ilk söz anne babaya verilen- onların düşünceleri doğrultusunda- iyi bir evlat olma sözüdür. ebeveynlere saygılı, sözlerinden çıkmayan, kendilerini örnek alan birer simge olarak var olma amacını taşır bu vaatler. belirlenmiş mesleklerden birine sahip olmak- bir baltaya sap olmak- ikinci planda çıkar karşımıza. sonra evlenip çoluk çocuğa karışmak- onlar açısından torun- adına söz verilir. bunlar dilden dökülmese de bu sözlerin verildiği varsayımıyla aileler baskısını eksik etmez çocuğun üzerinden.

işte dünyaya getirilirken kendisine danışılmayan çocuk kalıplar içinde, başkalarının mutluluğunun izinde çabalar durur ve bu arada sayısız pişmanlıklar içinde bulur kendini. önüne çıkan insanlara çekinmeden seni seviyorum der. oysa ki ondan sevmesi adına söz alınmamıştır, hatta öğretilmemiştir bile çoğu zaman. çünkü tüm bu beklentilerin duygularla bağlantısı yoktur. o yüzden seviyorum derken farkedilmeden verilen söz bu kez başkasının mutluluğuna gölge düşürebilir. yaşın gelmesine paralel yapılan zorunlu evlilikler yine yıkımla sonuçlanabilmekte. baltada sap olma maksadıyla edinilen favori mesleklerle zaten monoton olarak adlandırılan hayatı dar bir alana hapsetmek zorunda bırakılırız.

özetle başkalarının soyunu devam ettirme, futbol takımı kurma, ille de erkek çocuk dünyaya getirme bahaneleri arkasında saklı üreme psikolojisi dünyaya verilen sözlerin ürünüdür. ortaya çıkan ürünse- insan- çizilen düz çizgili yolu takip etmekle yükümlenmiştir, patikalar dururken.
karşımızdaki kişilere söz veririz peki neden ?
sözü tutmamak içinmi yada karşımızdaki kişileri o an lık mutlu etmek içinmi ?
ne söz veririm nede söz alırım. herşey lafta kalmaktan ibaret.
şayet söz vericek bir durumum olursa söz vermeden yapmış olurum ama söz vermem.

söz verip te tutamamak = yiyemeğeceğim boka kaşık sallamak.