the train to busan

imdb de 7.7 puan alarak beni şaşırtmış bir kore yapımı zombi filmi. zombi filmleri için cidden yüksek bir puan almış ve hak etmiştir bence. kendimi bildim bileli zombi filmlerine bayılırım. her türlü yapımı izlemişliğim vardır. bir the walking dead hayranı olarak güzel not aldı bu film benden. festival için en çok yorum yapılan filmlerden biriydi. kore sineması korku filmlerinde bir adım önde olduğunu bir kez daha göstermiş.

spoiler vermek istemiyorum ancak filmdeki en sevdiğim detaylardan birisi tabiki de zombilerin gerçekçiliği idi. tabiki de bu kişiden kişiye değişen bir kriter. ben şahsen mutant haline gelmiş 3-5 metre zıplayan, binalara tırmanan, duvarları aşan zombileri sevmiyorum. ağır hareket eden en fazla koşan, gerizekalı, kapı kolu açmayı beceremeyen zombiler daha bir inandırıcı geliyor bana. eğer bir gün apocalypse olacaksa öyle olsun lütfen.

filmin bir hızlı tren içinde sınırlandırılması da ayrı bir hoş. sokaklarda falan koşmalı oldu mu belli standartların içine giriyor, heyecan azalıyor çünkü. her zaman olduğu gibi insanların canını kurtarmak için ne kadar gaddar olduğunu gözümüze gözümüze sokmuşlar. ve kore yapımlarının sevdiğim bir diğer özelliği de kesinlikle biz dünyayı kurtardık bir tane kahraman başrol çıkıp bütün zombi salgının köküne kibrit suyu döktü vs triplere girmemeleri. adamlar baş rollerini de paşa paşa salya sümük ağlatabiliyorlar. bir kahramanlaştırma durumu yok. korku filminin içinde bir baba kızın dramını da izledik aynı zamanda.

kısacası açılış için çok iyi oldu bu film bana. bu sene baya korku gerilim üzerine gitmişler festivalde bu çok hoşuma gitti.

esenle kalın.
pierrot.
beklentilerin çok üstünde olan bir filmdir. düşük bütçeli, inandırıcılığı olmayan, basit bir şekilde giden bir şey olarak bekliyordum, kore filmidir aman nerede bütçe olacak sanki hollywood filmi mantığıyla. 2-3 tane zombi görür belki bir iki hoplarız diye beklerkene sarsmıştır, beni özellikle. ger ger nereye kadar ger artık dedirtmiş, dram dram kuruduk yeter artık; geber geber lanet olası; ah hayır sakın!; ah o da olmaz!; pof bunu da mı! diye diye ara vermeden hop oturup hop kaldırmıştır beni. zombi filmlerinden gına gelmişken, modası geçmişken, tekrardan bir heyecan katmıştır.

devamının gelebileceğine dair söylentiler falan var ama zirvede bırakmalarını öneririm açıkcası.

ayrıca salonda tek bir tane boş koltuk vardı, o da bonus kafalı gerizekalı çocuğun arkası. *